Aile Konutu Devrinde Eşin Açık Rızasının Önemi: Yargıtay HGK Kararı İncelemesi

Kararın Özeti

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK), eşlerden birinin açık rızası olmadan yapılan aile konutu devir işleminin geçersiz olduğuna ve tapu kaydının iptal edilerek eski malike tesciline karar vermiştir çünkü malik olmayan eşin “açık rızası” olmadan yapılan devir işleminin Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi uyarınca “geçerli” kabul edilemeyeceğini hükme bağlamıştır.

Davaya Konu Olay ve Tarafların İddiaları

Davacının İstemi

Davacı, eşi olan davalının ekonomik durumunun iyi iken işlerinin kötüye gitmeye başladığını, birçok taşınmazını satarak borçlarını ödemeye çalıştığını, ancak kendisinin rızası alınmaksızın aile konutu olarak kullandıkları evi diğer davalılara devrettiğini ileri sürmüştür. Davacı, dava dilekçesinde aile konutu olarak kullandıkları evin kendisinin rızası alınmadan 13.10.2011 tarihinde eşi tarafından iki kişiye (davalılar) ½ hisseli şekilde devredildiğini, 15.10.2011 tarihinde de alıcılar ile kira kontratı yapılarak evde oturmaya devam ettiklerini belirterek, satış işleminin iptaline ve taşınmazın eşi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalıların Cevabı

Davalılar, iddiayı reddederek davanın kötü niyetli ve haksız olduğunu, eşin diğer davalılara olan ticari borçlarına karşılık evi devrettiğini, buna ilişkin tarafların protokol ve ibraname düzenlediklerini belirtmişlerdir. Ayrıca davalılar, devir tarihinde dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını bilmediklerini, tapuda böyle bir şerh bulunmadığını, davalı eşin başka illerde de evleri olduğunu ve davacının eşinin borçları hakkında bilgi sahibi olduğunu, borçları karşılığında evin devrine açıkça rızasının bulunduğunu savunmuşlardır.

Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi

İlk Derece Mahkemesi Kararı

Aile Mahkemesi, davacının satıştan haberdar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme, toplanan delillerden ve tanık beyanlarından davacının eşinin borçlarından haberdar olduğu, alacaklılarla eşiyle birlikte görüştüğü, hatta iki evden hangisinin verileceğini kararlaştırdıkları toplantıda bizzat hazır bulunduğu gerekçesiyle, davacının “satıştan haberi olmadığını iddia etmesinin” hayatın olağan akışına aykırı olduğunu değerlendirmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Bozma Kararı

Davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. Özel Daire, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194/1. maddesinde düzenlenen “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmüne dayanarak karar vermiştir.

Yargıtay, aile konutu şerhi konulmasa bile taşınmazın aile konutu özelliğini taşıdığını, şerhin “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşıdığını vurgulamıştır. Kanunda getirilen sınırlandırmanın “emredici” nitelikte olduğunu, bu haktan önceden feragat edilemeyeceğini ve eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağını, açık rızanın ancak “belirli olan” bir işlem için verilebileceğini belirtmiştir.

Özel Daire, somut olayda davalı eşin dava konusu aile konutunu diğer davalılar adına devir ederek tescil ettirdiğini, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızasının alınmadığını tespit etmiştir. Bu nedenle eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmenin imkânsız olduğunu, işlemin geçersiz olduğunu kabul etmenin zorunlu olduğunu vurgulamıştır.

Direnme Kararı

İlk derece mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermiştir. Mahkeme, önceki karardaki gerekçelere ek olarak, toplanan delillere ve tanık beyanlarına dayanarak davacının eşinin borçlarından haberdar olduğu, alacaklılarla eşi ile birlikte görüştüğü, toplantılarda hazır bulunduğu ve dolayısıyla rızasının var olduğu sonucuna varmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Davacı vekilinin direnme kararını temyiz etmesi üzerine, uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelmiştir. HGK, aile konutu olarak kullanılan taşınmaz hakkında malik olan eş tarafından diğer davalılara yapılan devir işlemine malik olmayan davacı eşin açık rızasının bulunup bulunmadığını ve TMK’nın 194. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tesciline karar verilip verilemeyeceğini incelemiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nun Temel Gerekçesi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aile konutuyla ilgili temel ilkeleri şöyle açıklamıştır:

“Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir. Bu sebeple taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Nitekim aile konutu şerhi kurucu değil açıklayıcı niteliktedir.”

Kurul, TMK’nın 194. maddesinde getirilen sınırlandırmanın emredici nitelikte olduğunu, bu haktan önceden feragat edilemeyeceğini ve eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağını, açık rızanın ancak “belirli olan” bir işlem için verilebileceğini vurgulamıştır.

HGK, açık rıza konusunda şu tespitlerde bulunmuştur:

“Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tâbi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin ‘açık’ olması gerekir.”

Kurul, somut olayda toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları ışığında aile konutu niteliğini taşıyan taşınmazın devir işlemine davacının “açık rızasının” olduğunun davalılar tarafından ispatlanamadığını tespit etmiştir:

“Somut olayda toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları uyarınca aile konutu niteliğini taşıyan taşınmazın devir işlemine davacının ‘açık rızasının’ olduğu, davalılar tarafından ispatlanamamıştır. Dolayısıyla TMK’nın 194/1. maddesi eşin açık rızasını aradığından, davalılar arasında gerçekleştirilen devir işleminin geçerli olduğunu kabul etmek mümkün değildir.”

Ayrıca Kurul, davalıların iyi niyet iddiasının (TMK m.1023) dinlenemeyeceği yönündeki görüşü de benimsemiştir:

“Somut olayda aile konutu olduğunu bildiği hâlde malik olmayan eşin açık rızasını almadan devir işlemini gerçekleştiren davalıların bu iddiasının dinlenemeyeceği”

Bu gerekçelerle HGK, direnme kararının bozulmasına karar vermiştir.

Kararın Önemi ve Sonuçları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı, aile konutunun önemi ve korunması konusunda birçok önemli noktayı vurgulamaktadır:

  1. Aile Konutu Şerhi Açıklayıcıdır: Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile, bir konut aile konutu özelliğini taşıdığı sürece TMK m.194’teki korumadan yararlanır. Şerh kurucu değil, açıklayıcı niteliktedir.
  2. Açık Rıza Şartı: Aile konutunun devri için diğer eşin açık rızası şarttır. Bu rıza sözlü olarak verilebilse de, “açık” olmalıdır. Zımni veya farazi rıza yeterli değildir.
  3. İspat Yükü: Aile konutu ile ilgili işlemlerde, diğer eşin açık rızasının varlığını ispat yükü, aile konutu üzerinde tasarrufta bulunana aittir.
  4. İyi Niyet İddiası: Aile konutunun devrinde üçüncü kişilerin iyi niyet iddiası (tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı gerekçesiyle) dinlenemez.
  5. Emredici Nitelik: TMK m.194’teki düzenleme emredici niteliktedir ve eşlerin anlaşmasıyla bile ortadan kaldırılamaz.

Bu karar, aile konutunun Türk hukuk sisteminde özel bir korumaya sahip olduğunu, bu korumanın şekli şartlara (tapu kaydına şerh verilmesi) bağlı olmadığını ve malik olan eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasının kamu düzeninden olduğunu göstermektedir.

Kaynakça

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/765, K. 2022/1369, T. 25.10.2022
  • 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, madde 193, 194
  • Gümüş, M.A., Türk Medeni Kanununun Getirdiği Yeni Şerhler, 2007, s. 41-42
  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2016/11009, K. 2017/10821, T. 10.10.2017
  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/2-1604, K. 2017/967, T. 24.05.2017
  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/2-2809, K. 2021/367, T. 30.03.2021

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top