Karar Özeti
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, tahliye taahhüdüne dayalı başlatılan icra takibine itiraz eden kiracının, taşınmazın aile konutu olduğu ve eşin rızası bulunmadığı iddiasını, eşin takip tarihinden sonra bildirimde bulunması nedeniyle kabul etmeyerek, ilk derece mahkemesinin tahliye kararını onamıştır.
Davacının İstemi ve Davalının Cevabı
Davacının İstemi
Davacı (kiraya veren) vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak İİK’nın 272. ve devamındaki maddeleri uyarınca ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirtmiştir. Davacı, tahliye taahhütnamesini kendi istek ve rızası ile dolduran davalının, ismini yazarken sehven kiralayan bölümüne yazmaya başladığını, sonradan fark ederek kiracı bölümüne yazdığını, ayrıca tahliye taahhütnamesinde eş rızasının aranmadığını, imzaya ve tarihe açıkça itirazın bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile davalının itirazının kaldırılmasını ve tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının Cevabı
Davalı (kiracı) vekili ise cevap dilekçesinde; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taşınmazın aile konutu olmasından dolayı müvekkilinin eşi olan kişiye davanın ihbar edilmesi gerektiğini, tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunun ispatı için aile mahkemesine dava açmak için süre verilmesini talep ettiklerini, icra takibine konu tahliye taahhütnamesinde müvekkilinin eşinin imzasının bulunmadığını, eşin açık rızası bulunmadığından tahliye taahhüdünün geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Kararı
Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesi, davacının açtığı itirazın kaldırılması davasını kabul ederek, takibin devamına ve davalının taşınmazdan tahliyesine karar vermiştir. Ayrıca mahkeme, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmetmiştir.
İstinaf Başvurusu ve Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında icra hukuk mahkemesinin dar yetkili olması nedeniyle aile konutu iddiasını değerlendiremeyeceğinin açıklandığını, ancak derdest davanın bekletici mesele yapılmadığını belirtmiştir. Ayrıca, aile konutu şerhi ve kiralayana yapılan bildirimin açıklayıcı nitelikte olduğunu, kurucu ya da yenilik doğuran bir işlem olmadığını, kiralayanın sözleşme yaparken zaten aileye kiraladığını bildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf Başvurusuna Cevap
Davacı vekili, istinaf başvurusuna cevabında; davaya konu taşınmazın davalı tarafından kiralandığını ve kira sözleşmesinin davalı tarafından imzalandığını, tahliye taahhüdünde bulunan tarafın da davalı olduğunu vurgulamıştır. Tahliye taahhüdüne dayalı icra takibinin 12/10/2021, davanın ise 10/01/2022 tarihli olduğunu, davalının eşinin TMK’nın 194/4. maddesine göre yaptığı bildirimin ise 03/02/2022 tarihli olup takip ve dava tarihinden sonra olduğunu belirtmiştir. Davacı, takip tarihine kadar bildirimde bulunmayan eşin, takip tarihinden sonra bildirimde bulunarak sözleşmenin tarafı olmak istemesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu ileri sürmüştür.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin Değerlendirmesi ve Kararı
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, davacı kiraya veren tarafından davalı kiracı hakkında tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılan icra takibine, davalı kiracının itiraz etmesi üzerine açılan itirazın kaldırılması davasında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunu incelemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesini, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapmış ve İİK’nın 272., 274. ve 275. maddelerindeki düzenlemeleri değerlendirmiştir.
Mahkeme, taraflar arasında 01/01/2019 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, davacı kiraya verenin 30/09/2021 tanzim, 10/10/2021 tahliye tarihli taahhütnameye dayanarak 12/10/2021 tarihinde icra takibi başlattığını, davalı vekilinin itiraz dilekçesinde tahliye taahhüdünde yazılı tarihe ve imzaya itiraz etmeksizin, boş olarak verilen taahhütnamenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğunu, yaklaşık iki sene önce yeni şartlarda sözleşmenin yenilendiğini, taşınmazın aile konutu olduğunu ve taahhütnamede eşinin imzasının bulunmadığını belirterek itirazda bulunduğunu tespit etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinde, dayanak tahliye taahhüdünün adi yazılı olması halinde imzaya ve tarihe açıkça itiraz edilmesi gerektiğini, davalının icra takibindeki itiraz dilekçesinde tahliye taahhüdü altındaki imzaya ve tarihe açıkça itiraz etmediğinden takipte dayanılan taahhüdün tarafları bağlayacağını belirtmiştir. Ayrıca, İİK’nın 275. maddesi gereğince kiracının kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir belge sunamadığını vurgulamıştır.
Mahkeme, davalı vekilinin takibe konu tahliye taahhüdünü müvekkilinin eşinin bilgisi ve rızası dışında imzaladığı ve aile konutu olduğuna dair açtıkları davanın bekletici mesele yapılmadığı iddiasına karşılık, dava dışı eşin Aile Mahkemesine aile konutu şerhi verilmesi için başvurusunun icra takip tarihinden sonra olduğunu tespit etmiştir.
TMK’nın 194. maddesinde, “konutun eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği” düzenlendiğini hatırlatan mahkeme, dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eşin takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından (dava dışı eşin bildirimi takip tarihinden sonra olduğundan) kira sözleşmesinin tarafı haline gelmeyeceğini belirtmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, icra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmamasının da yerinde olduğunu ifade ederek, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 02/05/2018 tarih 2017/4794 esas 2018/11923 karar sayılı içtihadına atıfta bulunmuştur.
Sonuç olarak, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına kanaat getirerek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
Kararın Gerekçesi
Bölge Adliye Mahkemesi’nin temel gerekçesi şöyle özetlenebilir:
“T.M.K.nın 194. maddesinde, konutun eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği düzenlenmiştir. Bu durumda dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından (dava dışı eşin bildirimi takip tarihinden sonra) kira sözleşmesinin tarafı haline gelmez. İcra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmaması da yerindedir.”
Sonuç ve Hukuki Çıkarımlar
Bu karar ışığında, aile konutu niteliğindeki kiralık taşınmazlarda şu önemli noktaları vurgulamak gerekir:
- Zamanında Bildirim Yapılması Önemli: TMK’nın 194. maddesi kapsamında, kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelebilmesi için, bu bildirimin zamanında (icra takibi başlatılmadan önce) yapılması gerekmektedir.
- İcra Takibinde Haklılık Durumu: İcra takibinde haklılık durumu takip tarihi itibariyle değerlendirilir. Takip tarihinden sonra yapılan bildirimler veya açılan davalar, başlanmış olan icra takibini durdurmaz.
- Tahliye Taahhüdüne İtiraz: Tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinde, taahhüdün adi yazılı olması halinde, imzaya ve tarihe açıkça itiraz edilmesi gerekir. Aksi halde, tahliye taahhüdü tarafları bağlar.
- Aile Konutu Şerhi: Aile konutu şerhi ve kiralayana yapılan bildirimin açıklayıcı nitelikte olduğu, kurucu ya da yenilik doğuran bir işlem olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu karar, kiracılar için özellikle aile konutu niteliğindeki kiralamalar söz konusu olduğunda, her iki eşin de haklarını korumak için gerekli bildirimleri zamanında yapmaları gerektiğine işaret etmektedir. Kiraya verenler için ise, tahliye taahhütnamelerinin geçerliliği ve icra takiplerindeki prosedürlerin doğru uygulanması konusunda önemli bir emsal teşkil etmektedir.
Kaynakça
- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, E. 2022/1054, K. 2022/1010, T. 24.05.2022
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
- Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 02/05/2018 tarih, 2017/4794 esas, 2018/11923 karar sayılı içtihadı