ÖZET
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, ayıplı araç nedeniyle açılan davada, ayıbın ikrar edilmesinin zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmadığına, Borçlar Kanunu’nda zamanaşımını kesen sebepler arasında ayıbın varlığının veya ikrarının sayılmadığına hükmederek, davanın iki yıllık zamanaşımı süresi dışında açıldığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını bozmuştur.
HUKUKİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ
Zamanaşımı: Bir hakkın belirli bir süre kullanılmaması halinde, artık dava yoluyla ileri sürülememesi durumudur. Zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmaz, ancak alacaklı bu alacağını dava yoluyla talep edemez hale gelir.
Ayıba Karşı Tekeffül: Satıcının, sattığı malın ayıplı olmamasından sorumlu olmasıdır. Satılan malda bir ayıp çıktığında, satıcının bu ayıptan sorumlu tutulabilmesi için belirli süreler içinde bildirim yapılması gerekir.
İkrar: Bir kimsenin, kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek bir vakıayı kabul etmesidir.
Direnme Kararı: Bir mahkemenin, kararı bozan Yargıtay Dairesinin bozma kararına uymayarak, ilk kararında ısrar etmesidir.
Gizli Ayıp: Malın teslimi sırasında olağan bir incelemeyle anlaşılamayan, ancak sonradan ortaya çıkan ayıptır.
Zamanaşımının Kesilmesi: Belirli sebepler nedeniyle işlemekte olan zamanaşımı süresinin sona ermesi ve yeni bir zamanaşımı süresinin başlamasıdır.
DAVA ÖZETİ
Davacının İstemi
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin bayisinden 29.04.2014 tarihinde bir çekici satın aldığını, 04.03.2016 tarihinde motor arızası nedeniyle yetkili servise müracaat ettiğini, ancak arızanın kullanılan yakıttan kaynaklandığı ve tamirinin garanti kapsamında yapılamayacağı belirtilerek çıkarılan masraf listesinin müvekkiline verildiğini, arızanın herhangi bir bedel talep edilmeksizin garanti kapsamında giderilmesi gerektiğini, davacının sözleşmeden dönme ve aracı iade yönündeki seçimlik hakkını kullandığını ancak davalının buna yanaşmadığını ileri sürerek aracın fatura bedeli olan 216.132,80 TL’nin satım tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının Cevabı
Davalı vekili, davanın aracın teslim tarihinden itibaren iki yıl geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediğini, ayıp iddiasının yersiz olduğunu, kullanıma bağlı olarak ortaya çıkan arızanın garanti kapsamında olmadığını, bedelin iadesi yönündeki talebin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını ve fatura tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
MAHKEME SÜREÇLERİNİN DETAYLI İNCELEMESİ
İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi, 19.12.2017 tarihli kararıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 231. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ticari satımlarda ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayalı alacak davalarında zamanaşımı süresinin iki yıl olduğunu, dava konusu aracın satışının 29.04.2014 tarihinde yapıldığını, garanti belgesinde iki yıllık garanti süresinin öngörüldüğünü, zamanaşımının 29.04.2016 tarihinde dolduğunu, davanın ise 09.08.2016 tarihinde açıldığını belirterek davanın zamanaşımından reddine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Süreci (İlk İstinaf)
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, 30.03.2018 tarihli kararıyla; TBK’nın 225. maddesi gereğince ağır kusurlu olan satıcının ayıbın kendisine enjektör ömürlerinin 700.000-800.000 km olması karşısında süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacağını, bilirkişi raporunda 177.000 km’de iken aracın enjektörünün arızalanmasının metal yorgunluğu olabileceğinin ve imalat hatası olmayan gizli bir olay olduğunun belirtildiğini, TBK’nın 231. maddesi ikinci fıkrası gereğince satılanın ayıplı olarak devredilmesinde ağır kusurlu olan satıcının iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağını belirterek istinaf başvurusunun kabulüne ve dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi, 05.11.2020 tarihli kararıyla; davacının 29.04.2014 tarihinde davalının yetkili bayisinden bir çekici satın aldığını, 04.03.2016 tarihinde araçtaki motor arızası sebebiyle yetkili servise müracaat ettiğini, alınan bilirkişi raporlarının tamamında arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve üretimden kaynaklandığı belirtilerek garanti kapsamında olduğunun mütalaa edildiğini, davalının arızanın mevcudiyetini kabul etmiş olmakla ayıbın varlığını da zımnen ikrar ettiğini, ayıba karşı tekeffül borcunun ikrar edilmesinin zamanaşımını kesen sebeplerden olduğunu, zamanaşımının 07.03.2016 tarihinde kesildiğini, davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığını belirterek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Süreci (İkinci İstinaf)
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, 04.02.2021 tarihli kararıyla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı (Bozma)
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; zamanaşımını kesen sebeplerin TBK’da sayıldığını, ayıbın varlığının veya ikrarının zamanaşımını kesen nedenler arasında bulunmadığını, ayıp ihbar süreleri ile dava zamanaşımı sürelerinin birbirinden farklı kavramlar olduğunu, TBK’nın 231/1 maddesi uyarınca satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü davanın satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, somut olayda anılan yasa hükmündeki süre geçtiği gibi garanti süresi de geçtikten sonra dava açıldığını, TBK 231/2. maddesi uyarınca da davacının satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğunun ispatlanamadığını belirterek kararı bozmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesi, önceki gerekçeye ilaveten ayıbın varlığı zamanaşımını kesmemekle beraber bu ayıbın ikrar edilmesinin zamanaşımını keseceğini, TBK’nın 154. maddesi birinci fıkrası gereğince borç ikrarına dair düzenlemenin ayıba karşı tekeffül borcuna da uygulanacağını, davalının araçtaki arızanın varlığını kabul edip onarım için gerekli masrafı davacıya bildirdiğini, ikrarın davranışlardan ya da durum ve koşullardan tereddüde mahal vermeyecek şekilde anlaşılabilir olması gerektiğini, üretimden kaynaklı olduğu saptanan motor arızasını tespit edilip ücretli de olsa aracı onarılmasının ayıbın varlığını ikrar manasına geleceği gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Direnme kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur. Hukuk Genel Kurulu önündeki uyuşmazlık; satım sözleşmesine konu maldaki ayıbın ikrarının TBK’nın 154. maddesi kapsamında zamanaşımını kesen sebeplerden biri olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmıştır.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN GEREKÇE VE KARARI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kararında zamanaşımına ilişkin temel hukuki kavramları açıklamış ve konuya ilişkin değerlendirmesini şu şekilde yapmıştır:
“Zamanaşımını kesen sebepler 6098 sayılı Kanun’un 154 ilâ 157 nci maddelerinde gösterilmiştir. Bu maddelere göre zamanaşımı: borçlunun bir fiili ile; alacaklının bir fiili ile; yargılama ve takibe ilişkin bir işlemle; yargıcın emir ve hükmüyle kesilebilir.”
“Davalı şirket garanti veren sıfatı ile garanti sözleşmesi kapsamında araçtaki ayıptan kaynaklanan zarardan garanti süresince sorumludur. Öte yandan 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi gereğince satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
“Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince, mahkemece ayıba karşı tekeffül borcunun ikrar edilmesinin zamanaşımını kesen sebeplerden olduğu, araçtaki ayıbın öğrenildiği tarih olan 07.03.2016 tarihinde ayıbın zımnen de olsa ikrar edildiğinin kabulü ile zamanaşımının kesilmesi nedeniyle davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı kabul edilmiş ise de; zamanaşımını kesen sebepler 6098 sayılı Kanun’un 154 üncü maddesinde sayılmış olup bu sebepler arasında ayıbın varlığı veya ikrarı zamanaşımını kesen nedenler arasında yer almamaktadır.”
“Dolayısıyla 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi birinci fıkrasında düzenlenen zamanaşımı süresinin dolmasını müteakip eldeki davanın açıldığı sabit olup aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca davalının satım konusu aracı devretmekte ağır kusuru da dosya kapsamı itibariyle ispatlanamamıştır. Bu sebeple İlk Derece Mahkemesince, davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerekirken yasal cevap süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı definin reddine karar verilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.”
Sonuç olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, İlk Derece Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına karar vermiştir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Bu karardan çıkarılabilecek önemli sonuçlar şunlardır:
- Zamanaşımı Süreleri ve Ayıp İhbarı Süreleri Farklıdır: Ayıp ihbar süreleri ile dava zamanaşımı süreleri birbirinden farklı kavramlardır. Alıcının ayıbı bildirmesi, zamanaşımı süresini kesen bir neden değildir.
- Ayıbın İkrarı Zamanaşımını Kesmez: Türk Borçlar Kanunu’nda zamanaşımını kesen sebepler açıkça sayılmıştır ve ayıbın varlığının kabulü veya ikrarı bu sebepler arasında yer almamaktadır.
- Satım Sözleşmelerinde İki Yıllık Zamanaşımı: Satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu süre, satıcı tarafından daha uzun bir süre için üstlenilmediği sürece geçerlidir.
- Ağır Kusur İstisnası: Satıcının, malı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğu ispatlanırsa, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Ancak bu durumun ispatı alıcıya aittir.
- Garanti Süresi ve Zamanaşımı İlişkisi: Garanti süresi, zamanaşımından farklı bir kavramdır. Garanti süresi içinde bile olsa, satım sözleşmesinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuşsa ve satıcının ağır kusuru ispatlanamamışsa, dava zamanaşımına uğrayabilir.
Tüketiciler ve alıcılar açısından bu karar, satın alınan mallarda ortaya çıkan ayıplar için dava açma sürelerinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Satım sözleşmesinden itibaren iki yıl içinde dava açılması, alıcıların haklarını koruyabilmeleri açısından kritik öneme sahiptir.
KAYNAKÇA
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2024/135 K. 2024/185 T. 17.04.2024
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, m. 154, m. 231
- Kılıçoğlu, Mithat Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2005
- Erdem, Mehmet, Özel Hukukta Zamanaşımı, İstanbul 2010
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2017/15-427 Esas, 2021/685 Karar sayılı kararı