Özet
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aile konutu üzerinde diğer eşin açık rızası olmadan tesis edilen ipoteğin, ipotek işleminin aynı çatı altında yaşayan müşterek çocukların kullandığı krediye teminat olarak verilmiş olsa bile geçersiz olduğuna ve kaldırılması gerektiğine hükmetmiştir.
Giriş
Aile konutu, evli çiftlerin ve çocuklarının yaşamlarını sürdürdükleri, onların barınma ihtiyaçlarını karşılayan ve hayatlarının merkezini oluşturan özel bir mekândır. Türk hukuk sistemi, aile konutunu özel bir koruma altına alarak, eşlerden birinin tek başına aile konutu üzerinde hak sınırlandırıcı veya devir işlemleri yapmasını engellemiştir. Bu koruma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi ile güvence altına alınmıştır.
Bu yazımızda, eşin rızası olmadan aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği emsal bir kararı inceleyeceğiz. Bu karar, aile konutu üzerindeki hakların korunması ve eşlerin hukuki işlem özgürlüğünün sınırları konusunda önemli tespitler içermektedir.
Davacının İstemi ve Davalının Cevabı
Davacının İstemi
Davacı vekili dava dilekçesinde:
- Müvekkili ile davalı eşin 15.06.1982 tarihinden beri evli olduklarını,
- Davalı eş adına tapuda kayıtlı olan ve 1997 yılından itibaren müşterek çocukları M.P. ve S.P. ile birlikte yaşadıkları taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunu,
- Davalı eşin, davacının bilgisi ve onayı olmadan, taşınmazı dava dışı A.M. Boya San. Tic. Ltd. Şti. ile diğer davalı T.V. Bankası T.A.O. arasında imzalanan kredi sözleşmesinin teminatı olarak ipotek ettirdiğini,
- Kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi ile durumdan haberdar olduklarını,
- Davalıların kötüniyetli olduğunu ileri sürerek aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve icra takibinde taşınmazın satışının teminatsız olarak durdurulmasını talep etmiştir.
Davalının Cevabı
Davalı T.V. Bankası T.A.O. vekili cevap dilekçesinde:
- Dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair herhangi bir şerhin bulunmadığını,
- Müvekkili bankanın iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı M.P. ise yapılan usuli tebligata rağmen yargılamalara katılmamıştır.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Kararı
Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi, yaptığı yargılama sonucunda:
- Türk Medeni Kanunu’nun 194/1. maddesindeki eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlamanın, aile konutuna şerh konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığını,
- Üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının herhangi bir öneminin bulunmadığını,
- Davacı eşin rızası alınmaksızın aile konutunun ipotek olarak gösterilmesinin TMK’nın 194/1 maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirterek,
27.07.2011 tarih ve 2011/29 E. 2011/964 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne ve dava konusu aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar vermiştir.
Yargıtay Özel Dairesi’nin Bozma Kararı
Davalı T.V. Bankası T.A.O. vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 15.10.2012 tarih ve 2011/23336 E. 2012/24471 K. sayılı ilamı ile:
- İpotek işleminin, davacı ve davalı eş ile aynı çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediye teminat teşkil etmek üzere kurulmuş olması nedeniyle, davacının ipotek işlemini bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı düştüğünü,
- Herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu,
- Bir hakkın açıkça kötüye kullanımını hukuk düzeninin korumayacağını (TMK md.2),
- Davacının, Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki korumadan faydalanmasına imkan bulunmadığını,
gerekçeleriyle, ilk derece mahkemesinin kararını oyçokluğu ile bozmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Direnme Kararı
Dosyanın yerine geri çevrilmesinden sonra, ilk derece mahkemesi önceki gerekçelerini tekrarlayarak 194. madde kapsamında eşin açık rızası olmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılmasına dair ilk kararında direnmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Direnme kararının davalı T.V. Bankası T.A.O. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.04.2015 tarihli ve 2013/2056 E., 2015/1201 K. sayılı kararı ile uyuşmazlığı değerlendirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun incelediği temel uyuşmazlık konusu: “İpotek işleminin davacı ve ipotek veren davalı ile aynı çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediye teminat teşkil etmek üzere kurulmuş bulunmasına göre, bu hususun davacının ipotek işleminden haberdar olup bu işleme muvafakat ettiği anlamına gelip gelmediği” noktasında toplanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Hüküm Gerekçesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kararında Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin amacı ve kapsamı hakkında detaylı açıklamalarda bulunmuştur.
Kararda şu önemli tespitler yapılmıştır:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194/1. maddesine göre:
“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”
Bu madde hükmü ile ilgili olarak Hukuk Genel Kurulu:
- Aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetlerinin sınırlandırıldığını,
- Sınırlandırmanın aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirildiğini,
- Tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konutun aile konutu özelliğini taşıdığını,
- Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırmanın emredici nitelikte olduğunu,
- Bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağını,
- Açık rızanın ancak “belirli olan” bir işlem için verilebileceğini,
belirtmiştir.
Ayrıca, TMK’nın 193. maddesi ile eşlere birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, TMK’nın 194. maddesi ile “aile birliğinin” korunması amacıyla bu özgürlüğün sınırlandırıldığı vurgulanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu, aile konutunun maliki olan eşin, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi tek başına bir ayni hakla sınırlandıramayacağını; bu sınırlandırmanın ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabileceğini belirtmiştir.
Önemli bir tespit olarak:
“TMK’nın 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle sözkonusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin ‘açık’ olması gerekir.”
Hukuk Genel Kurulu, her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin açık rızasının şart olduğunu vurgulamıştır.
Somut olayda, davalı eşin dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettiği, bu işlem sırasında davalı banka tarafından davacı eşin açık rızasının alınmadığı tespit edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun vardığı sonuç:
“İpotek işleminin, davacı ve davalı eş ile aynı çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediye teminat teşkil etmek üzere kurulmuş bulunmasının da önemi bulunmamaktadır. Bu durumda, TMK’nın 194/1 maddesi eşin açık rızasını aradığından, yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır.”
Kurul’da yapılan görüşmeler sırasında bazı üyeler, ipotek işleminin kurulmasına neden olan, davacı ve davalı eş ile aynı çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediden ve dolayısıyla da ipotek işleminden davacı eşin haberdar olmadığını kabul etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürmüşlerse de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hukuk Genel Kurulu, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğuna kanaat getirerek, direnme kararının onanmasına karar vermiştir.
Kararın Önemi ve Hukuki Sonuçları
Bu karar birkaç açıdan büyük önem taşımaktadır:
- Aile Konutu Şerhi Gerekliliği: Aile konutu üzerindeki koruma, tapuya şerh verilmiş olması koşuluna bağlı değildir. Bir konut, fiilen aile konutu niteliğinde ise, tapuda şerh olmasa bile TMK m.194’ün koruması altındadır.
- Üçüncü Kişinin İyiniyeti: Aile konutu üzerinde işlem yapan üçüncü kişinin (bu olayda banka) iyiniyetli olup olmamasının koruma açısından önemi yoktur. Eşin açık rızası olmadan yapılan işlem her durumda geçersizdir.
- Eşin Bilgisi ve Zımni Rızası: Kanun “açık rıza” şartı getirdiğinden, eşin işlem hakkında bilgisi olduğu veya zımnen kabul ettiği varsayımları yeterli değildir. Aile üyelerinin yararına olsa bile eşin açık rızası olmadan yapılan işlemler geçersizdir.
- Aile Konutu Korumasının Kapsamı: Aile konutu üzerinde sadece devir işlemleri değil, ipotek gibi hak sınırlandırıcı işlemler de diğer eşin açık rızasına tabidir.
Sonuç
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun incelediğimiz kararı, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörülen aile konutu korumasının kapsamını ve sınırlarını netleştiren önemli bir karardır. Karar, aile konutu üzerinde eşlerden birinin tek başına yapacağı işlemlere önemli sınırlamalar getirmekte ve diğer eşin açık rızasının aranması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu karar doğrultusunda:
- Aile konutu üzerinde ipotek tesis edilmesi için mutlaka diğer eşin açık rızası alınmalıdır.
- Bu rıza açık olmalıdır, zımni rıza veya bilgi sahibi olma yeterli değildir.
- Aile konutu tapuda şerh edilmemiş olsa bile koruma devam eder.
- İşlemin aile bireylerine yarar sağlıyor olması, rıza şartını ortadan kaldırmaz.
Aile konutu, eşlerin ve çocukların yaşam alanı olarak özel bir öneme sahiptir. Kanun koyucu tarafından getirilen bu koruma, aile birliğinin sürdürülmesi ve konut güvencesinin sağlanması açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, bankalar ve diğer finans kuruluşları, ipotek işlemlerinde taşınmazın aile konutu olup olmadığını dikkatle incelemeli ve gerekli onayları almalıdır.
Kaynakça
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2013/2056, K. 2015/1201, T. 15.04.2015
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
- GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Medeni Kanununun Getirdiği Yeni Şerhler; Vedat Kitapçılık, İstanbul 2007, Birinci Basıdan İkinci Tıpkı Bası