Kararın Özeti
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 24.04.2024 tarihli kararında, ticari satış sözleşmesine konu araç için verilen iki yıllık garanti süresi ile birlikte zamanaşımı süresinin de iki yıl olduğunu, satış tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar bu sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığını belirterek yerel mahkemenin direnme kararını onayladı.
Davacının İstemi ve Davalının Cevabı
Davacının İstemi
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirkete ait aracın davalı servise götürülerek garanti kapsamında tamir ettirildiğini, onarımdan sonra aynı arızanın tekrarlanması üzerine yeniden davalı servise başvurulduğunu, yapılan muayene sonucunda arızanın aracın alt tarafına darbe alması nedeniyle kullanım hatasından kaynaklandığının söylendiğini belirtmiştir. Davacı, sigorta şirketine müracaat edildiğini, sigorta eksperinin muayenesi sonucunda arızanın darbe sonucu oluşmadığının bildirildiğini, yapılan görüşmeler ve davalı servisin olumsuz tavrı nedeniyle aracın üç ay yapılamadığını, daha sonra aracın başka bir servise götürülerek tamir ettirildiğini ileri sürmüştür. Bu nedenle, aracın başka bir serviste tamir ettirilmesi nedeniyle harcanan 10.030,00 TL masrafın rücuen tahsilini ve arızadan dolayı aracın kullanılamadığı günler için uğranılan iş kaybı için şimdilik 500,00 TL tazminat talep etmiştir.
Davalının Cevabı
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu aracın 28.02.2011 tarihinde trafiğe çıktığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenen iki yıllık süre geçtikten sonra açılan davanın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Ayrıca, araçta üretimden kaynaklanan herhangi bir kusur veya gizli ayıp bulunmadığını, araçtaki hasarın tamamen kullanım hatasından kaynaklandığını, iş kaybına ilişkin iddiaların gerçek olmadığını belirterek davanın öncelikle zamanaşımından, aksi hâlde esastan reddini talep etmiştir.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesinin Kararı
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, taraflar arasında akdi ilişkinin sabit olduğunu, satış tarihi ve somut olay itibariyle mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, 28.02.2011 tarihinde trafiğe çıkan aracın 23.07.2012 tarihinde hasarlı olarak servise getirildiğini, 27.07.2012 tarihinde servis teslim fişi ile yapılan işlemlerin garanti kapsamında bedelsiz giderildiğini, bilahare meydana gelen arızanın Doğuş Otomotiv servisinde 06.09.2012 tarihinde incelemeye alındığını tespit etmiştir.
Mahkeme, bilirkişiden alınan asıl ve ek rapora göre gizli ayıp bulunmadığını, üretimden kaynaklı ağır kusurdan da söz edilemeyeceğini, teslimden itibaren iki yıl olan garanti süresinin dava tarihi itibariyle sona erdiğini, mülga 818 sayılı Kanun’un 207. maddesi uyarınca aracın trafiğe çıktığı 28.02.2011 tarihinden dava tarihine kadar bir senelik zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin Birinci Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararını bozmuştur. Daire, taraflar arasındaki satış sözleşmesi gereğince davalının davacıya 2 yıl süre ile garanti verdiği iddiasının üzerinde durularak zamanaşımı hakkında bir sonuca varılması gerektiğini belirtmiştir.
Birinci Direnme Kararı
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, önceki karar gerekçesini aynen tekrarlayarak ilâve olarak bozmaya konu garanti iddiasının önceki kararda zaten irdelenip sonuca bağlandığını, garanti süresinin iki yıl olup aracın tesliminden itibaren başladığını, 28.02.2011 teslim tarihinden davanın açıldığı 25.03.2013 tarihine kadar garanti süresinin geçtiğini ve bu hususun önceki kararda incelenip değerlendirildiği gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Hukuk Genel Kurulunun İlk Kararı
Hukuk Genel Kurulu, mahkemenin garanti süresi de değerlendirilerek davalının zamanaşımı def’inin irdelenmesi suretiyle sonuca vardığını gözetmiş ve direnme kararını yerinde bulmuştur. Ancak, Özel Dairece bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar vermiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin İkinci Bozma Kararı
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, somut olayda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198. maddesine göre, alıcının teslim aldığı malı örf ve âdete göre imkan hasıl olur olmaz muayene etmek ve satıcının tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal satıcıya ihbar etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Daire, 818 sayılı Kanun’un 207. maddesine göre de satıcı daha uzun müddet için kefalet etmemiş ise, mebii ayıba karşı tekeffülden mütevellit her türlü davanın, mebideki ayıp daha sonra meydana çıksa bile müşteriye teslim vukuundan itibaren bir sene geçmekle düşeceğini hatırlatmıştır.
Daire, davalı satıcının araç için davacıya 2 yıl süre ile garanti verdiğini, aracın 28.02.2011 tarihinde satın alındığını, ilk kez 23.07.2012 tarihinde arızalı olarak servise getirildiğini ve garanti kapsamında onarıldığını, 11.08.2012 tarihinde aynı arıza ile tekrar servise başvurulduğunu tespit etmiştir. Ancak davalının 06.09.2012 tarihli yazısıyla arızanın üretimden değil, alttan alınan darbeden kaynaklandığı gerekçesiyle garanti kapsamında onarım talebini reddettiğini, davanın 25.03.2013 tarihinde açıldığını belirlemiştir.
Daire, 818 sayılı Kanun’un 207/II. maddesi gereğince aracın tesliminden itibaren garanti süresi içerisinde araçtaki ayıbı davalıya ihbar eden davacının bu ayıptan dolayı def’i hakkının garanti süresi geçmekle düşmeyeceğini, bu nedenle zamanaşımı def’inin reddedilip işin esasının incelenmesi gerektiğini belirterek kararı bozmuştur.
İkinci Direnme Kararı
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, aracın arızalı olarak ilk kez 23.07.2012 tarihinde davalıya ait servise getirildiğindeki arıza ile 11.08.2012 tarihindeki ikinci arızanın aynı olduğu konusunda dosyada herhangi bir delilin bulunmadığını, bilirkişi raporuna göre arızanın üretimdeki ağır kusurdan kaynaklandığının iddia edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
Mahkeme, 818 sayılı Kanun’un 207/2. maddesinde belirtilen istisnadan faydalanabilmek için bildirilen iki ayıbın da aynı olması gerektiğini, her iki arızanın aynı olduğu düşünülse dahi maddedeki istisnanın uygulanması için ikinci şartın alıcının ilk ayıp ihbar süresi olduğunu vurgulamıştır. Kanun’da alıcıyı zamanaşımı def’ine karşı koruyan düzenlemenin “satılanın kendisine devrinden başlayarak bir yıl içinde bildirdiği ayıplar” yönünden mümkün olduğunu, aracın tesliminden itibaren bir yıl dört ay yirmi dört gün geçtikten sonra ilk ayıp ihbarının yapıldığını ve davanın zamanaşımına uğradığını belirterek ikinci kez direnme kararı vermiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Temel Gerekçesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182. maddesinin satış sözleşmesini tanımladığını ve mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 25. maddesinde ticarî satış sözleşmesinin düzenlendiğini hatırlatmıştır.
Kurul, ticarî satımlarda zamanaşımı süresinin mülga 6762 sayılı Kanun’un 25/4. maddesine göre 6 ay olduğunu, ancak davalı satıcının iki yıl şeklinde daha uzun bir süre garanti vermiş olduğu için zamanaşımı süresinin de iki yıl olarak uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Kurul, mülga 818 sayılı Kanun’un 207/2. maddesindeki def’inin zamanaşımı def’i olmayıp ödemezlik def’i olduğunu vurgulamıştır:
“Bu noktada belirtmekte fayda var ki, mülga 6762 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinde yapılan yollama nedeniyle mülga 818 sayılı Kanun’un 207/2 nci maddesinde; ‘…Fakat müşterinin bayi tarafından aleyhine ikame edilen dâvaya karşı mebiin tesliminden itibaren bir sene geçmeksizin ihbar ettiği ayıptan dolayı defi hakkı sene geçmekle sakıt olmayıp devam eder…’ biçiminde düzenlenen def’i, zamanaşımı def’i olmayıp ödemezlik def’idir.”
Kurul, dosyada bulunan garanti belgesine göre davalı satıcı tarafından verilen iki yıllık garanti süresinin ve dolayısıyla uygulanması gereken iki yıllık zamanaşımı süresinin malın teslim tarihinden itibaren başlayacağını, aracın teslim edildiği 28.02.2011 tarihinden davanın açıldığı 25.03.2013 tarihine kadar iki yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiğini belirtmiştir.
Sonuç olarak Kurul:
“Netice itibariyle; her ne kadar Özel Daire bozma kararında ve mahkemece verilen direnme kararında mülga 818 sayılı Kanun’un 207/2 nci maddesinden söz edilerek bu hükmün koşullarının oluşup oluşmadığına yönelik değerlendirme yapılmış ise de, somut olayda zamanaşımı ile ilgisi bulunmayan ve ödemezlik def’ine ilişkin olarak düzenlenen mülga 818 sayılı Kanun’un 207/2 nci maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, ticari satış sözleşmesinden kaynaklanan eldeki davanın mülga 6762 sayılı Kanun’un 25/4 üncü maddesi gereğince altı aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğu, ne var ki davalı satıcı tarafından dosyaya sunulan garanti belgesinde aracın teslim tarihinden başlayarak iki yıl ve daha uzun süreli garanti verilmiş olduğundan zamanaşımı süresinin de artık iki yıl olarak uygulanması gerektiği, teslimin yapıldığı ve aracın trafiğe çıktığı 28.02.2011 tarihinden davanın açıldığı 25.03.2013 tarihine kadar iki yıl yirmi beş günlük sürenin geçtiği ve garanti süresinin sona erdiği, dolayısıyla eldeki davanın zamanaşımına uğradığı gözetilerek direnme kararının genişletilmiş bu gerekçeyle onanması gerekmektedir.”
diyerek direnme kararını genişletilmiş gerekçeyle onamıştır.
Karşı Oy Görüşü
Kararda karşı oy görüşü de bulunmaktadır. Karşı oy sahibi üye, garanti belgesi örneğinin dosyada mevcut olduğunu, bu belgede garanti süresinin teslim tarihinden itibaren başlayacağı ve iki yıl olduğu belirtilmiş ise de, garanti şartlarının üçüncü maddesinde malın garanti süresi içinde arızalanması durumunda tamirde geçen sürenin garanti süresine ekleneceği, tamir süresinin en fazla otuz işgünü olduğu, bu sürenin arızanın servis istasyonuna bildirim tarihinden başlayacağı hükmünün de bulunduğunu belirtmiştir.
Karşı oy görüşünde, bu bir aylık sürenin de zamanaşımı süresine eklenmesi gerektiği, böylece uygulanması gereken zamanaşımı süresinin iki yıl bir ay olacağı, dava bu süre içinde açıldığı için zamanaşımına uğramadığı ve davanın esastan incelenmesi gerektiği savunulmuştur.
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı, ticari satımlarda zamanaşımı süresi ve garanti koşulları açısından önemli ilkeler içermektedir:
- Ticari Satımlarda Zamanaşımı Süresi: Yargıtay, ticari satımlarda mülga 6762 sayılı TTK 25/4. maddesine göre zamanaşımı süresinin altı ay olduğunu, ancak daha uzun süre garanti verilmişse zamanaşımı süresinin de garanti süresi kadar olacağını kabul etmiştir.
- Zamanaşımı ve Garanti Süresinin Başlangıcı: Zamanaşımı ve garanti süresinin, malın teslim tarihinden itibaren başlayacağı vurgulanmıştır.
- Ayıp İhbarının Zamanaşımına Etkisi: Ayıp ihbarında bulunulmuş olması, zamanaşımı süresini kesmediği gibi, süre dolduktan sonra dava açılabilmesini mümkün hale getirmemektedir.
- Mülga 818 sayılı BK 207/2. Maddesi: Bu maddede düzenlenen def’i, zamanaşımı def’i olmayıp ödemezlik def’idir ve satıcının sözleşmeye dayalı alacak talebinde bulunması halinde süresinde ihbar edilmiş ayıplar nedeniyle kullanılabilecek bir def’idir.
Bu karar, özellikle ticari satış sözleşmelerinde ayıba karşı tekeffül hükümlerinin nasıl uygulanacağı ve zamanaşımı sürelerinin nasıl hesaplanacağı konusunda önemli açıklamalar içermektedir. İşletmeler arası ticari araç alım-satımlarında, garanti sürelerinin ve zamanaşımı sürelerinin dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Kaynakça
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2023/702 K. 2024/204 T. 24.04.2024
İlgili Mevzuat:
- 818 sayılı Borçlar Kanunu (mülga)
- 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (mülga)
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu