Karar Özeti
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, dava dilekçesinin davalıya usulsüz tebliğ edilmesine rağmen davalının yargılamadan haberdar olarak savunmasını yapması ve boşanma kararının kesinleşmesi nedeniyle, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediğine ve direnme kararının uygun olduğuna hükmetmiştir.
Giriş
Boşanma davalarında, eşlerden birinin dava açmasıyla başlayan hukuki süreç, tebligat işlemlerinin usulüne uygun yapılmasıyla ilerler. Tebligat, tarafların haklarını savunabilmeleri için en temel araçlardan biridir. Peki, tebligatın usulsüz yapılması halinde ne olur? Davalı, daha sonra davadan haberdar olup yargılamaya katılırsa, başlangıçtaki usulsüz tebligat yargılamayı tamamen geçersiz kılar mı?
Bu yazımızda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2022/900 K. sayılı kararını inceleyerek, usulsüz tebligat, hukuki dinlenilme hakkı ve boşanma davalarında taraf teşkilinin önemini ele alacağız.
Davanın Tarafları ve İstemleri
Davacının İstemi
Davacı kadın, 21.02.2013 tarihli dava dilekçesinde:
- Ortak çocuklarının bulunmadığını
- Eşi ile fikren ve ruhen anlaşamadıklarını
- Davalının sekiz ay önce ortak konutu terk ettiğini ve bir daha geri dönmediğini
ileri sürerek boşanmalarına, kendisi yararına 1.000 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 25.000 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının Cevabı
Davalı erkek, 12.06.2015 tarihli cevap dilekçesinde:
- Evlilik süresince tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini
- Davacının kendisine “çocuğun olmuyor, diğer gelinimiz ile gayri ahlaki birliktelik yaşıyorsun” şeklinde sözler söylediğini
- Bunun üzerine ortak evden ayrılmak zorunda kaldığını
- Eşi ile üç yıldır ayrı yaşadıklarını
- Davacının evlilik süresince kendisini aşağıladığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini
ileri sürerek boşanmaya karar verilmesini savunmuştur.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Kararı
Ankara 11. Aile Mahkemesi, 29.01.2016 tarihli kararında:
- Davalı erkek eşin evlilik birliği devam ederken başka bir kadınla birlikte olduğu
- Aile sorumluluğu bilinciyle hareket etmediği
- Eşini kredi çektirerek borçlandırdığı
- Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu
- Kadının ise kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı
gerekçeleriyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına 500 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
Yargıtay Özel Dairesi’nin Bozma Kararı
Mahkemenin kararına karşı taraflarca temyiz isteminde bulunulmuş, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.02.2018 tarihli kararıyla:
- Dava dilekçesinin davalı erkeğe usulüne uygun tebliğ edilmediğini
- Tebligatın önce muhatabın taşındığı şerhi yazılarak iade edildiğini
- Daha sonra Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca yapılan tebligatın da usulsüz olduğunu
- Ardından aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapıldığını, ancak daha evvel davalıya usulüne uygun bir tebligat yapılmadığı ve tebliğe elverişli bir mernis adresi varken, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat çıkarılmasının mümkün olmadığını
belirterek, davalının hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlal edildiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Yerel Mahkemenin Direnme Kararı
Ankara 11. Aile Mahkemesi, 14.03.2019 tarihli direnme kararında:
- Davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu
- Bozma ilamının Tebligat Kanunu’nun 10/1-2 ve 21/2. maddelerine uygun olmadığını
- İlk kararda taraflar hakkında verilen boşanma kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olduğunu gözetildiğinde boşanma ile ilgili karar verilmesine yer olmadığını
gerekçe göstererek direnme kararı vermiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık:
- Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği
- Mahkemece verilen ilk kararın boşanmaya ilişkin hüküm bakımından taraflarca temyiz edilmediği gözetildiğinde “hukuki dinlenilme hakkı kapsamında” yargılamanın dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasına kadar geri çekilmesinin gerekip gerekmediği
noktalarında toplanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Temel Gerekçesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, konuyla ilgili önemli tespitlerde bulunmuştur. Bunlardan en önemlisi karardan alıntı yaptığımız aşağıdaki gerekçedir:
“Her ne kadar dava dilekçesi davalıya usulsüz olarak tebliğ edilmiş ise de davalının aleyhine yürütülen yargılamadan haberdar olarak 12.06.2015 tarihli “davaya cevabım ve talebim hakkındadır” konulu cevap dilekçesini dosyaya sunduğu, dolayısıyla davalıya yapılan usulsüz tebliğin, 12.06.2015 tarihi itibari ile geçerli hale geldiği ve Kanun’un tebliğe bağladığı hukukî sonuçları doğurduğu anlaşılmaktadır.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kararında Tebligat Kanunu’nun 32. maddesindeki “Usulüne aykırı tebliğin hükmü” başlıklı düzenlemeye dayanmıştır. Bu maddeye göre, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise (haberdar olmuş ise) muteber (geçerli) sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.
Genel Kurul, davalının:
- 12.06.2015 tarihli cevap dilekçesini sunduğunu
- 12.06.2015 tarihli duruşmaya katıldığını
- Savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin bir itiraz ileri sürmediğini
- Delil bildirmek için süre talep etmediğini
- Temyiz dilekçesinde “yerel mahkemenin boşanma kararı usul ve yasaya uygun olup kararı bu yönüyle temyiz etmiyoruz” açıklamasına yer verdiğini ve sadece “kusur belirlemesi ile davacı yararına hükmolunan tazminatlar ve nafaka” yönünden bozulmasını istediğini
tespit etmiştir.
Tebligat ve Hukuki Dinlenilme Hakkı
Tebligatın Önemi
Tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, özellikle hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır. Kişi ancak kendisine usulüne uygun tebligat yapılması halinde:
- Hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu
- Hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu öğrenebilir.
Hukuki Dinlenilme Hakkı
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde tanımlanan bu hak:
- Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını
- Açıklama ve ispat hakkını
- Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.
Usulsüz Tebligat ve Sonuçları
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesine göre, usulsüz tebligat, muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihte geçerli hale gelir ve bu tarihten itibaren kanuni sonuçlar doğurur. Bu nedenle, başlangıçta usulsüz yapılan bir tebligat, muhatabın davadan haberdar olması ve savunma yapması ile geçerlilik kazanır.
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, incelediğimiz kararda önemli hukuki ilkelere açıklık getirmiştir:
- Usulsüz tebligatın sonradan geçerlilik kazanması: Başlangıçta usulsüz yapılan bir tebligat, muhatabın davadan haberdar olması ve savunma yapması ile geçerlilik kazanabilir. Bu durumda, usulsüz tebligat gerekçesiyle yargılamanın başa dönmesi gerekmez.
- Hukuki dinlenilme hakkının kapsamı: Hukuki dinlenilme hakkı, tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ve savunma yapma imkanı tanınması ile sağlanır. Davalının savunmasını yapmış olması ve kararı bu yönüyle temyiz etmemesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediğini gösterir.
- Boşanma kararının kesinleşmesi: Boşanmaya ilişkin kararın taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmesi durumunda, usul eksiklikleri nedeniyle yargılamanın başa dönmesi söz konusu olamaz.
Bu karar, tebligat usullerinin şekli olduğu kadar, amaca hizmet edip etmediğinin de önemli olduğunu vurgulamaktadır. Temel amaç, muhatabın haberdar edilmesi ve savunma hakkını kullanmasının sağlanmasıdır. Bu amaca ulaşıldıktan sonra, başlangıçtaki usul eksiklikleri, yargılamanın tamamen tekrarlanmasını gerektirmez.
Vatandaşlar açısından bu karar, dava dilekçelerinin tebliğ edildiği adreslerin doğru ve güncel olmasının, adres değişikliklerinin zamanında bildirilmesinin ve tebligatların takip edilmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Kaynakça
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/632, K. 2022/900, T. 14.06.2022
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
- Kuru, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt II