Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanma davasının temyiz aşamasında davacının davadan feragat etmesi durumunda, henüz kesinleşmemiş boşanma kararı hakkındaki feragat beyanının hukuki sonuç doğurup doğurmayacağı ve temyiz dilekçesinin kapsamının belirlenmesi konusunda önemli bir karar verdi.
Kararın Özeti
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, mahkemece direnme adı altında verilen kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığına, ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğuna hükmederek, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermiştir.
Davanın Arka Planı
Davacının İstemleri
Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların kaçarak evlendiğini, davalının eşine bağımsız konut temin etmediğini, madde bağımlısı olduğunu, eşine hakaret ve küfür ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, yaşanan anlaşmazlık nedeniyle eşler arasında boşanma davası açıldığını ancak daha sonra barıştıklarını, davadan vazgeçildiğini, fakat davalının olumsuz davranışlarının yine de düzelmediğini, davacıya fiziksel şiddet uygulamaya, ağır hakaretler ve küfürler etmeye devam ettiğini ileri sürerek:
- Tarafların boşanmalarına
- Velayetin anneye verilmesine
- 800 TL tedbir-yoksulluk nafakası
- 100.000 TL maddi tazminat
- 100.000 TL manevi tazminat ödenmesini
talep etmiştir.
Davalının Cevabı
Davalı vekili cevap dilekçesinde, tüm iddiaları inkâr ederek dava dilekçesinde yer alan iddiaların aksine davacının davalıya fiziksel şiddet uyguladığını, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının kusurlu olmadığını belirterek boşanmanın eki niteliğinde talep edilen tazminat ve nafakaların reddini savunmuş, velayetin müvekkiline verilmesini istemiştir.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Kararı
Kayseri 1. Aile Mahkemesi, 13.07.2016 tarihli ve 2016/282 E., 2016/600 K. sayılı kararında:
- Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin bağımsız konut temin etmediği
- Birlik görevlerini yerine getirmediği
- Eşine şiddet uyguladığı
gerekçeleriyle erkeğin tam kusurlu olduğuna hükmederek tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, çocuk yararına 250 TL tedbir-iştirak nafakası, kadın yararına 250 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 7.000 TL maddi, 8.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararı
Mahkemenin bu kararı, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bu aşamada davacı 29.01.2018 tarihli dilekçeyle davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 26.02.2018 tarihli ve 2016/23293 E., 2018/2422 K. sayılı kararıyla:
“Davacı 29.01.2018 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiş ise de, tarafların boşanmaları ve velayete ilişkin hükümler temyiz edilmeden kesinleştiğinden, davacının davadan feragat beyanı boşanma ve velayet hükümleri yönünden hukuken geçerli sonuç doğurmaz. Ancak davadan feragat davanın fer’ilerini de kapsar.”
gerekçesiyle, hükmü davacı kadın yararına takdir edilen tazminatlar ve kadın ile ortak çocuk yararına takdir edilen nafakalar yönünden bozmuştur.
Direnme Kararı
Kayseri 1. Aile Mahkemesi, 05.04.2018 tarihli ve 2018/302 E., 2018/317 K. sayılı kararıyla Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermiştir. Mahkeme, direnme gerekçesinde:
- Davacının 29.01.2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini
- Bozma ilamı uyarınca boşanma hükmünün kesinleştiği yönündeki saptamaya katılmanın mümkün olmadığını
- Davalının temyiz dilekçesinin sonuç kısmında yerel mahkeme kararının bozulmasını talep ettiğini, dolayısıyla boşanma ile ilgili hükmü açıkça temyiz etmediğini bildirmediğini
- Diğer bir ifadeyle boşanma kararının temyiz dışında tutulduğuna dair bir cümlenin dilekçede yer almadığını
- Açıklama bölümünde her ne kadar kusur ve nafakalardan bahsedilmiş olsa da netice ve talep kısmında boşanmanın temyiz edilmediğinin belirtilmemesi nedeniyle tarafların boşanmasına ilişkin kararın kesinleşmediğini
- Eşlerin temyiz incelemesi aşamasında barışarak evliliklerini sürdürmek istediklerine ilişkin iradelerini ortaya koyduklarını
- Tarafların boşanmış sayılmaları yorumunun tarafları yeniden resmi olarak evlenmeye zorlamak olduğunu
belirterek davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Mahkemenin direnme kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, uyuşmazlık konusunu:
“Somut olayda, davalı vekilinin 12.08.2016 tarihli temyiz dilekçesi dikkate alındığında, mahkemece verilen ilk kararda yer alan ‘tarafların boşanmasına’ ilişkin hükmün kesinleşip kesinleşmediği, buradan varılacak sonuca göre davacının 29.01.2018 tarihli feragat dilekçesinin boşanma kararı yönünden hukukî sonuç doğurup doğurmayacağı”
olarak belirlemiştir.
Ancak Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında ön sorun olarak:
“Mahkemece, bozma öncesi verilen kararda tarafların boşanmalarına karar verildiği, tarafların temyizi üzerine Özel Dairece hükmün bozulduğu; bunun üzerine mahkemece direnme adı altında verilen kararda ‘davanın feragat nedeni ile reddine’ karar verildiği dikkate alındığında direnme adı altında verilen bu kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi incelenmesi gerektiği”
hususu ele alınmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Gerekçesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için:
“Mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.”
ilkesini hatırlatmıştır.
Kurul, kararda şu önemli gerekçeyi vurgulamıştır:
“Mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.”
Somut olayda mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğuna karar verilmiştir.
Hukuki Değerlendirme
Bu karar, hukuk usulü yönünden direnme kararının ne zaman gerçek bir direnme kararı olabileceği ve yeni hüküm niteliğindeki kararların temyizi konusunda önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun temyiz ve direnme kararlarıyla ilgili hükümleri uyarınca, bir mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnmesi için aynı delillere dayanarak önceki kararındaki gerekçeyi savunması gerekir. Mahkeme yeni deliller toplayarak veya yeni gerekçelere dayanarak karar verirse, bu artık direnme kararı değil, yeni bir hüküm olarak kabul edilir.
Boşanma davalarında feragatin hukuki sonuçları ve temyiz kapsamının belirlenmesi de kararda üzerinde durulan önemli hukuki meselelerdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesi uyarınca feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir ve kesin hüküm sonucunu doğurur. Ancak boşanma davaları gibi kamu düzenine ilişkin davalarda feragatin sonuçları farklılık gösterebilmektedir.
Sonuç
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun incelediği bu karar, usul hukuku açısından direnme kararlarının niteliğinin belirlenmesi ve boşanma davalarında temyiz aşamasında feragatin hukuki sonuçları konusunda önemli tespitler içermektedir. Kurul, mahkemenin verdiği kararın gerçek bir direnme kararı olmadığına, yeni bir hüküm niteliğinde olduğuna hükmederek dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar vermiştir.
Bu karar, aile hukuku uygulamacıları için özellikle şu konularda yol göstericidir:
- Boşanma davalarında temyiz dilekçesinin kapsamının belirlenmesi
- Temyiz aşamasında davadan feragatin sonuçları
- Direnme kararı ile yeni hüküm niteliğindeki kararlar arasındaki farklar
Hukuki süreçlerde usul kurallarının doğru uygulanması ve dilekçelerin açık, net ve kapsamı belirli şekilde hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Aksi halde, yukarıdaki kararda görüldüğü gibi, tarafların gerçek iradesinin anlaşılmasında zorluklar yaşanabilmekte ve davalar uzayabilmektedir.
Kaynakça
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/95, K. 2022/600, T. 26.04.2022
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (Geçici madde uygulaması)
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu