Kararın Özeti
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanmaya sebep olan olaylarda kocanın ağır kusurlu, kadının ise az kusurlu olduğunu tespit ederek kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatları onaylamıştır.
Giriş
Evlilik birliğinin sona ermesi, hukuki açıdan olduğu kadar duygusal ve ekonomik boyutları olan bir süreçtir. Boşanma davalarında tarafların kusur durumları, maddi ve manevi tazminat talepleri açısından belirleyici rol oynar. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri, boşanmanın kimler tarafından ve hangi şartlarda istenebileceğini, kusur durumlarını ve bunun sonuçlarını düzenlemektedir.
Bu yazıda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2022 yılında verdiği emsal bir karar ışığında, boşanma davalarında kusur tespiti ve tazminat konularını detaylı olarak inceleyeceğiz. Özellikle şiddet, hakaret gibi durumların kusur değerlendirmesinde nasıl ele alındığını ve bunun tazminat taleplerine etkisini göreceğiz.
Davacının İstemi ve Davalının Cevabı
Davacı Kadının Talepleri
Dava sürecinde davacı-karşı davalı kadın, 18.12.2013 tarihli dava dilekçesinde:
- Tarafların 17.08.2013 tarihinde evlendiklerini
- Evliliğin çok kısa sürdüğünü
- Erkeğin eşine hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını
- Kıskanç ve baskıcı davrandığını, tehdit içerikli söylemlerde bulunduğunu
- Düğünde takılan ziynet eşyalarını zorla elinden aldığını
- Yurt dışında eğitim aldığı halde Türkiye’de çalışmadığını
- Birlik görevlerini yerine getirmediğini
- Ailesinin ekonomik gücünün çok iyi olması nedeniyle maddi yönden ailesine bağımlı yaşadığını
- Eşinin ailesinin ekonomik durumu ile ilgili kötü sözler söylediğini
belirterek tarafların boşanmalarına, kendisi yararına 4.000 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Erkeğin Karşı İddiaları ve Talepleri
Buna karşılık davalı-karşı davacı erkek, 13.02.2014 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde tüm iddiaları reddetmiş ve:
- Evlilik süresince kadının eşine ve ailesine küfür ettiğini
- Öfke nöbetleri geçirdiğini
- Lüks harcama isteklerinde bulunduğunu
- Güven sarsıcı hareketler gerçekleştirdiğini
- İşyerinden arkadaşı V.Ş. isimli şahıs ile ilişkisinin olduğunu
iddia ederek asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kendisi yararına 300 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Kararı
Ankara 6. Aile Mahkemesi, 24.03.2015 tarihli ve 2013/1696 E., 2015/314 K. sayılı kararında:
- Tarafların 17.08.2013 tarihinde evlendiklerini
- Ortak çocuklarının olmadığını
- Her iki tarafın da boşanmak istediğini
- Eşler arasındaki evlilik bağının tümüyle koptuğunu
- Birbirleri ile anlaşamadıklarını, tartıştıklarını
- Erkeğin eşine şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini
- Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunu
belirterek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 20.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine, her iki tarafın da geliri olması nedeniyle nafaka taleplerinin reddine karar vermiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Kararı
Davalı-karşı davacı erkek vekili kararı temyiz etmiş ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 15.02.2017 tarihli ve 2015/22178 E., 2017/1457 K. sayılı kararında:
Yapılan yargılamada davacı-karşı davalı kadının da eşine ve kayınvalidesine hakaret ettiği, eşini tehdit edip, fiziksel şiddet uyguladığının anlaşıldığını, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe göre ağır kusurlu olduğunu belirterek ağır kusurlu eş yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddelerinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceğini vurgulamıştır.
Bu gerekçeyle, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini doğru bulmayarak kararı bozmuştur.
Direnme Kararı
İlk derece mahkemesi olan Ankara 6. Aile Mahkemesi, 17.04.2018 tarihli ve 2017/982 E, 2018/667 K. sayılı kararıyla bozma kararına karşı direnmiştir.
Mahkeme direnme gerekçesinde:
- Erkeğin Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/1436 E., 2015/1690 K. sayılı kararı ile eşine değişik zamanlarda hakaret ve tehdit içeren mesajlar gönderdiğinin sabit olduğunu ve TCK’nın 125/1 ve 106/1. maddeleri gereğince cezalandırıldığını
- Davacı-karşı davalı tanık anlatımlarından erkeğin eşine şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, eşinin ailesine de hakaret ettiği, çalışmadığının anlaşıldığını
- Mesaj kayıtlarından davalının evin giderlerine katılmadığı ve davacıya baskı uyguladığının görüldüğünü
- Buna karşılık davalı-karşı davacı tanık beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, olaylara ilişkin tarih, yer ve zaman belirtilmediğini
- Talimatla dinlenen tanık Esin’in ise geçimsizliği çok farklı şekilde anlattığını ve bu şekildeki çelişkili tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağını
belirtmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kararı
Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.02.2022 tarihli ve 2019/167 E., 2022/121 K. sayılı kararıyla uyuşmazlığı incelemiştir.
Hukuk Genel Kurulu, uyuşmazlığın “boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalının mı yoksa davalı-karşı davacının mı ağır kusurlu olduğu, buradan varılacak sonuca göre kadın eş yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 174. maddesinde yer alan maddi-manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı” noktasında toplandığını belirtmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Temel Gerekçesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, ilgili kanun maddelerini ve kavramları detaylı olarak inceledikten sonra dosya kapsamını bir bütün olarak değerlendirmiş ve şu önemli tespitlerde bulunmuştur:
“Dosya kapsamı bir bütün olarak ele alındığında eşlerin; karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettikleri, bunun yanında erkeğin süregelen şekilde eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekir.”
Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kadının ağır kusurlu olduğu yönündeki değerlendirmesini isabetli bulmamıştır. Kurul’a göre, davalı-karşı davacı erkeğin tanıklarının beyanları çelişkili olup, kadının kayınvalidesine hakaret, eşini tehdit ve fiziksel şiddet uyguladığı iddialarını ispatlayacak nitelikte değildir.
Özellikle tanıkların zaman, yer ve şartlara ilişkin net bilgiler vermemesi, bazı tanıkların olaylara doğrudan tanık olmaması ve beyanların çelişkili olması nedeniyle, kadının iddia edilen kusurlu davranışlarının ispatlanmadığı sonucuna varılmıştır.
Buna karşılık, davacı-karşı davalı kadının tanıklarının ifadeleri ve ceza mahkemesi kararı, erkeğin eşine şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini ortaya koymuştur.
Kusur Belirleme ve Tazminat Değerlendirmesi
Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay’ın 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararını hatırlatarak, “kimin daha fazla kusurlu olduğunu tayin hususunda önceden bir ölçü konulamayacağına ve bu hususta bir içtihadı birleştirmeye gidilemeyeceğine” vurgu yapmıştır. Bu durum, her bir boşanma davasında tarafların kusur durumlarının, o evliliğin kendi özgü koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
TMK’nın 174. maddesi, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu olan eşin, diğer eşten maddi ve manevi tazminat talep edebileceğini düzenlemektedir. Maddi tazminat, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen tarafın zararının karşılanmasını; manevi tazminat ise kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle oluşan manevi zararın giderilmesini amaçlamaktadır.
Hukuk Genel Kurulu, somut olayda kadın eşin az kusurlu olduğu tespitinden hareketle, ilk derece mahkemesinin kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmetmesini yerinde bulmuştur.
Karşı Oy Görüşü
Hukuk Genel Kurulu’nda karar oy çokluğu ile alınmıştır. Karara karşı oy kullanan üye:
- Taraf tanıklarının beyanlarına göre her iki tarafın da küçültücü, aşağılayıcı, suçlayıcı davranışlarda bulunduğunu
- Karşılıklı olarak birbirlerine ve ailelerine hakaret ettiklerini
- Yine karşılıklı olarak fiziksel şiddette bulunduklarını
- Bu nedenle tarafların eşit kusurlu olduklarını
- TMK 174/1-2 maddelerinde düzenlenen maddi ve manevi tazminat istemlerinin, taraflar eşit kusurlu olduklarından reddedilmesi gerektiğini
savunmuştur.
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, incelenen kararda önemli tespitlerde bulunmuştur:
- Boşanma davalarında kusur değerlendirmesi her davanın kendi özgü koşullarına göre yapılmalıdır.
- Tanık beyanları değerlendirilirken tutarlılık, somutluk ve doğrulanabilirlik önem taşır.
- Karşılıklı hakaret edilmesi durumunda bile, süreklilik arz eden fiziksel şiddet uygulama gibi davranışlar kusurun ağırlığını artırabilir.
- TMK’nın 174. maddesi gereğince, boşanmada az kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilebilir.
- Tazminat miktarları belirlenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmalıdır.
Bu karar, aile hukuku uygulamalarında özellikle boşanma davalarında tarafların kusur durumlarının belirlenmesi ve tazminat koşullarının değerlendirilmesi bakımından yol gösterici niteliktedir.
Evlilik birliğinde yaşanan sorunlar, şiddet, hakaret gibi durumlar söz konusu olduğunda, bu davranışların hukuki sonuçları olabileceği ve tazminat yükümlülüğü doğurabileceği unutulmamalıdır.
Kaynakça
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/167, K. 2022/121, T. 15.02.2022
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, m. 166, 174
- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayılı
- Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746, 763