Kararın Özeti
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, tapuda “arsa” olarak görünen ancak fiilen üzerinde bina bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaza, Türk Medeni Kanunu’nun 194/3. maddesi uyarınca aile konutu şerhi verilebileceğine hükmederek, yerel mahkemenin bu talebi reddeden kararını bozmuştur.
Giriş
Evlilik birliğinin en önemli unsurlarından biri olan aile konutu, eşlerin ve çocukların barınma ihtiyacını karşılayan, aile yaşamının merkezi konumundaki yerdir. Hukukumuzda aile konutunun özel bir önemi ve koruması bulunmaktadır. Peki, tapuda halen “arsa” olarak görünen bir taşınmaz üzerinde fiilen bina inşa edilmiş ve bu binada aile yaşamı sürdürülüyorsa, buranın aile konutu olarak tescil edilmesi mümkün müdür? Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015 yılında verdiği bir karar, bu soruya netlik kazandırmaktadır.
Davacının İstemi ve Davalının Cevabı
Davacının İstemi
Davada, davacı kadın (eş) iki talepte bulunmuştur:
- Mülkiyeti davalı eşine ait olan, tapuda “arsa” vasfında kayıtlı 1516 ada 3 parselde bulunan taşınmazın 3 numaralı dairesine aile konutu şerhi konulması.
- Taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması (fekki).
Davacı, bu taleplerini Türk Medeni Kanunu’nun 194/3. maddesine dayandırmıştır. Bu madde, aile konutu üzerindeki hakları korumaya yönelik düzenlemeler içermektedir.
Davalının Cevabı
Kararda davalının (eş ve ipotek lehdarı banka) cevabına ilişkin detaylı bilgi verilmemiştir. Ancak kararın içeriğinden, davalıların davaya karşı çıktıkları anlaşılmaktadır.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Süreci
Dava, bir Aile Mahkemesi’nde açılmıştır. Mahkeme tarafından yapılan keşif sonucunda:
- Tapu kaydında “arsa” vasfında kayıtlı bulunan taşınmaz üzerinde fiilen binanın mevcut olduğu,
- Tarafların 3 numaralı dairede halen yaşadıkları,
- Bu dairenin yaklaşık yirmi yıldır aile konutu olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.
Buna rağmen ilk derece mahkemesi, davacının hem aile konutu şerhi verilmesi hem de ipoteğin kaldırılması taleplerini reddetmiştir. Mahkeme, tapudaki kaydın “arsa” olarak görünmesini, aile konutu şerhi verilemeyeceğine dayanak olarak göstermiştir.
Temyiz Süreci ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Kararı
Davacı, ilk derece mahkemesinin kararını temyiz etmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, temyiz incelemesi sonucunda:
- İpoteğin kaldırılması (fekki) talebinin reddine ilişkin kararı uygun bularak onamıştır.
- Aile konutu şerhi verilmesi talebinin reddine ilişkin kararı ise bozmuştur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bozma gerekçesi şu şekildedir:
“Yapılan keşifle, tapu kaydında ‘arsa’ vasfında kayıtlı bulunan taşınmaz üzerinde binanın mevcut olduğu ve tarafların 3 nolu dairede halen yaşadıkları, yirmi yıldır bu dairenin aile konutu olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Taşınmazın üzerinde eylemli olarak binanın mevcut olduğu ve 3 nolu dairenin de aile konutu olarak kullanıldığı tespit edildiğine göre, tapuda cinsinin ‘arsa’ olarak gösterilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 194/3. maddesi uyarınca aile konutu şerhi verilmesine engel değildir.”
Böylece Yargıtay, tapuda “arsa” olarak görünse bile fiilen üzerinde bina bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaza aile konutu şerhi verilebileceğini kabul etmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Temel Gerekçesi
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kararında şu temel gerekçeyi vurgulamıştır:
“Taşınmazın üzerinde eylemli olarak binanın mevcut olduğu ve 3 nolu dairenin de aile konutu olarak kullanıldığı tespit edildiğine göre, tapuda cinsinin ‘arsa’ olarak gösterilmiş olması, Türk Medeni Kanununun 194/3. maddesi uyarınca aile konutu şerhi verilmesine engel değildir.”
Bu gerekçe, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin amacı ve ruhu doğrultusunda bir yorumdur. Kanun, aile konutunun korunmasını amaçlamaktadır ve fiili durumun hukuki görünümden farklı olduğu durumlarda da bu koruma sağlanmalıdır.
Yargıtay, tapudaki resmi kayıtla fiili durum arasında uyumsuzluk olduğu durumlarda, fiili durumun dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Taşınmazın tapuda “arsa” olarak görünmesi, üzerinde fiilen bir bina varsa ve bu bina aile konutu olarak kullanılıyorsa, aile konutu şerhi konulmasına engel değildir.
Türk Medeni Kanunu’nun 194. Maddesi ve Aile Konutu Şerhi
Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, aile konutunu özel olarak korumaktadır. Bu maddeye göre:
“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”
Maddenin üçüncü fıkrası ise aile konutu şerhine ilişkindir:
“Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.”
Bu düzenleme, eşlerden birinin mülkiyetinde olan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmazın, diğer eşin rızası olmadan devredilmesini veya üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasını engellemektedir. Böylece, aile konutu üzerindeki mülkiyet hakkına sahip olmayan eş ve aile bireyleri korunmaktadır.
Aile Konutu Şerhinin Önemi ve Etkileri
Aile konutu şerhi, evlilik birliği içinde önemli bir koruma sağlar. Bu şerhin başlıca etkileri şunlardır:
- Eşin İzni Gerekliliği: Aile konutu şerhi bulunan taşınmaz, malik eş tarafından diğer eşin açık rızası olmadan devredilemez, üzerinde ipotek kurulamaz veya başka bir sınırlı ayni hakla kısıtlanamaz.
- Üçüncü Kişilere Karşı Etkisi: Tapu kütüğüne işlenen şerh, üçüncü kişilere karşı da hüküm ifade eder. Yani, şerhin varlığını bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişiler, malik eşle yaptıkları işlemlerde diğer eşin rızasını aramak zorundadırlar.
- Evlilik Süresince Geçerlilik: Aile konutu şerhi, evlilik süresince geçerlidir. Evliliğin sona ermesi halinde (boşanma, ölüm gibi) şerhin kaldırılması gerekir.
Kararda Dikkat Çeken Hususlar
Bu kararda dikkat çeken en önemli husus, Yargıtay’ın “fiili durum” yaklaşımıdır. Yargıtay, tapudaki resmi kayıttan ziyade, taşınmazın fiilen nasıl kullanıldığına önem vermiştir. Taşınmaz tapuda “arsa” olarak görünse bile, üzerinde bina varsa ve bu bina aile konutu olarak kullanılıyorsa, aile konutu şerhi konulabilir.
Bu yaklaşım, özellikle Türkiye’deki yapılaşma ve tapu kayıtlarının güncel durumu göz önüne alındığında önemlidir. Birçok bölgede, tapuda “arsa” olarak görünen parseller üzerinde fiilen binalar inşa edilmiş ve insanlar buralarda yaşamaktadır. Yargıtay’ın bu kararı, bu gibi durumlarda da aile konutu korumasının sağlanabileceğini göstermektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin incelediğimiz kararı, tapuda “arsa” olarak kayıtlı bir taşınmaz üzerinde fiilen bina bulunması ve bu binanın aile konutu olarak kullanılması durumunda, aile konutu şerhi verilebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu karar, şu önemli ilkeleri vurgulamaktadır:
- Aile konutu koruması, tapudaki resmi kayıttan ziyade fiili kullanım durumuna göre belirlenir.
- Taşınmazın tapudaki vasfının “arsa” olması, üzerinde fiilen bina varsa ve bu bina aile konutu olarak kullanılıyorsa, aile konutu şerhi verilmesine engel değildir.
- Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesindeki aile konutu koruması, geniş yorumlanarak uygulanmalıdır.
Bu karar, özellikle tapudaki kayıtlarla fiili durumun farklı olduğu durumlarda, aile konutu korumasından yararlanmak isteyen eşler için önemli bir emsal teşkil etmektedir. Tapuda “arsa” olarak görünen bir taşınmaz üzerinde fiilen yaşıyor ve burayı aile konutu olarak kullanıyorsanız, aile konutu şerhi talebinde bulunma hakkınız vardır.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın bu kararı, aile konutu korumasının özünü ve amacını ön plana çıkaran, şekilden ziyade özü dikkate alan bir yaklaşım sergilemektedir. Bu yaklaşım, aile konutunun ve dolayısıyla ailenin korunması amacına hizmet etmektedir.
Kaynakça
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2015/7914 K. 2015/15528 T. 10.09.2015
- Türk Medeni Kanunu, Kanun No: 4721, Kabul Tarihi: 22.11.2001
- Akıntürk, T. & Ateş, D. (2016). Türk Medeni Hukuku – Aile Hukuku. İstanbul: Beta Yayınları.
- Dural, M., Öğüz, T. & Gümüş, M. A. (2019). Türk Özel Hukuku Cilt III – Aile Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi.
- Kılıçoğlu, A. M. (2017). Aile Hukuku. Ankara: Turhan Kitabevi.