Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası : TMK 162

Giriş: Evlilikte Sınırı Aşan Davranışlar ve Hukuki Sonuçları

Evlilik birliği, eşlerin karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde sürdürmeleri gereken özel bir hukuki ilişkidir. Ancak kimi zaman bu ilişki içerisinde, bir eşin diğerine yönelik davranışları kabul edilebilir sınırları aşabilir ve evlilik birliğinin devamını imkânsız hale getirebilir. Türk hukuk sistemi, evlilik birliğinde yaşanan bu tür ciddi ihlalleri tanımlamış ve belirli koşullar altında mağdur eşe boşanma hakkı tanımıştır.

Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi, “Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış” başlığı altında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan ağır davranışları düzenlemektedir. Bu madde, aile içi şiddetin en uç noktalarından biri olan hayata kast etme gibi fiziksel şiddet eylemlerinden, onur kırıcı davranışlar gibi psikolojik şiddet unsurlarına kadar geniş bir yelpazedeki davranışları kapsayarak, mağdur eşe hukuki bir çıkış yolu sunmaktadır.

Bu blog yazısında, TMK 162. maddede belirtilen boşanma sebeplerine dair detaylı bir analiz sunacak, hangi davranışların bu kapsamda değerlendirildiğini örneklerle açıklayacak ve hukuki süreçlere ilişkin önemli bilgiler vereceğiz.

Hukuki Terimlerin Açıklaması

Boşanma: Kanunda öngörülen sebeplerin varlığı halinde, eşlerden birinin veya her ikisinin talebi üzerine, mahkeme kararıyla evlilik birliğinin sona erdirilmesidir.

Hayata Kast: Bir eşin diğer eşi öldürme amacıyla gerçekleştirdiği eylemler veya teşebbüslerdir. Öldürme niyetinin açık olması gerekir.

Pek Kötü Davranış: Eşin fiziksel veya psikolojik bütünlüğüne zarar verecek derecede ağır ve süreklilik arz eden davranışlardır.

Onur Kırıcı Davranış: Eşin kişilik haklarına, şeref ve haysiyetine yönelik, toplum içerisinde küçük düşürücü nitelikteki davranışlardır.

Mutlak Boşanma Sebebi: İspatlanması halinde, hâkimin takdir yetkisi olmadan boşanmaya karar verilmesini gerektiren sebeplerdir.

Hak Düşürücü Süre: Kanunda belirtilen süre içerisinde kullanılmayan hakların ortadan kalkmasıdır. TMK 162 kapsamında bu süre, sebebin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde doğumundan itibaren 5 yıldır.

Af: Mağdur eşin, boşanma sebebi oluşturan davranışı bilerek ve özgür iradesiyle bağışlaması, bu sebeple dava açma hakkından vazgeçmesidir.

TMK Madde 162’nin Detaylı Analizi

Maddenin Tam Metni

Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi şu şekildedir:

“Eşlerden her biri, diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumundan başlayarak beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

Hayata Kast: Mutlak Bir Boşanma Sebebi

Hayata kast, TMK 162. madde kapsamında düzenlenen ve ispatlandığı takdirde hâkimin başka bir değerlendirme yapmaksızın boşanmaya karar vereceği mutlak bir boşanma sebebidir. Bu nedenle hayata kast, zina gibi, ispatlandığında direkt olarak boşanma kararı verilmesini gerektiren sebepler arasındadır.

Hayata kasttan anlaşılması gereken, bir eşin diğerini öldürmeye yönelik eylemleridir. Bu eylemler:

  1. Doğrudan öldürme girişimleri (örneğin silahla veya kesici aletle saldırı)
  2. Dolaylı öldürme girişimleri (örneğin zehirleme teşebbüsü)
  3. İntihara teşvik veya yönlendirme

Önemli bir husus, hayata kast fiilinin mutlaka eşe karşı işlenmiş olması gerektiğidir. Eşin ailesi veya yakınlarına yönelik saldırılar, her ne kadar ceza hukuku açısından suç teşkil etse de TMK 162 kapsamında değerlendirilmez.

Yargıtay Kararlarından Örnekler

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, eşin silahla diğer eşe ateş etmesi hayata kast olarak değerlendirilmiş ve mutlak boşanma sebebi sayılmıştır. Benzer şekilde, eşin diğer eşi yüksek bir yerden itmesi, yemeklerine sürekli ve kasıtlı olarak zararlı maddeler katması da hayata kast kapsamında değerlendirilmiştir.

Yargıtay kararları ışığında, hayata kast iddiasının kesin olarak ispatlanması büyük önem taşımaktadır. Eğer konu hakkında bir ceza davası açılmışsa, hukuk mahkemesinin bu davanın sonucunu beklemesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Pek Kötü Davranış: Nitelikli Şiddet Halleri

Pek kötü davranış, sıradan bir tartışma veya anlaşmazlığın ötesinde, eşin fiziksel veya psikolojik bütünlüğüne zarar verecek nitelikteki ağır davranışları ifade eder. Bu tür davranışlar:

  1. Fiziksel şiddet (dövme, yaralama)
  2. Temel ihtiyaçlardan mahrum bırakma (aç bırakma, evin dışına atma)
  3. İstenmeyen cinsel davranışlara zorlama
  4. Sürekli ve sistematik aşağılama, hakaret

Pek kötü davranışın tespitinde hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Hâkim, olayın şartlarını, tarafların toplumsal konumunu, örf ve adetleri göz önünde bulundurarak değerlendirme yapar.

Gerçek Hayattan Örnekler

Toplumda sıkça karşılaşılan örneklerden biri, eşin (genellikle erkeğin) sokak ortasında diğer eşi tokatlaması, yumruklaması gibi davranışlardır. Bu tür davranışlar hem TMK 162 kapsamında boşanma sebebi oluşturmakta, hem de Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmektedir.

Başka bir örnek, eşin sistematik olarak diğer eşi aç bırakması, temel ihtiyaçlarını karşılamaması, eve kilitlemesi gibi davranışlardır. Bu tür davranışlar da pek kötü davranış kapsamında değerlendirilir.

Onur Kırıcı Davranış: Kişilik Haklarına Saldırı

Onur kırıcı davranış, eşin toplum içindeki saygınlığını zedeleyecek, ağır derecede kişilik haklarına saldırı niteliğindeki davranışlardır. Bunlar:

  1. Toplum içinde aşağılama, hakaret etme
  2. Eşin namusuna, şerefine yönelik asılsız iddialarda bulunma
  3. Eşin özel hayatının gizliliğini ihlal etme
  4. Eşi toplum içinde küçük düşürücü davranışlarda bulunma
Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay kararlarında, onur kırıcı davranışın tespitinde toplumun değer yargılarının, eşlerin sosyal çevresinin ve eğitim düzeyinin dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Bazı durumlarda, tek bir ağır hakaret bile onur kırıcı davranış olarak kabul edilebilirken, bazı durumlarda davranışın tekrarlanması veya sistematik olması aranmaktadır.

Dava Açma Süresi ve Hukuki Sonuçlar

Hak Düşürücü Süreler

TMK 162’de düzenlenen boşanma sebebine dayanarak dava açabilmek için kanun koyucu iki farklı süre öngörmüştür:

  1. Nispi Süre: Boşanma sebebinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay
  2. Mutlak Süre: Boşanma sebebinin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl

Bu süreler hak düşürücü niteliktedir, yani bu süreler geçtikten sonra artık dava açma hakkı ortadan kalkar. Örneğin, bir eş diğerinin hayatına kastettiğini öğrendikten 7 ay sonra dava açarsa, 6 aylık süre geçtiği için dava reddedilecektir. Benzer şekilde, olayın üzerinden 5 yıl geçmişse, artık bu sebeple boşanma davası açılamaz.

Affın Etkisi

Kanun, açıkça “affeden tarafın dava hakkı yoktur” hükmünü getirmiştir. Yani eşlerden biri, diğerinin hayatına kast etmesini, pek kötü veya onur kırıcı davranışını affetmişse, artık bu sebebe dayanarak boşanma davası açamaz.

Af, açık veya örtülü olabilir. Açık af, mağdur eşin diğer eşi açıkça bağışladığını beyan etmesidir. Örtülü af ise, mağdur eşin davranışlarından affettiğinin anlaşılmasıdır; örneğin olaydan sonra eşler cinsel ilişkiye girmişlerse, bu durum genellikle örtülü af olarak kabul edilmektedir.

Yargıtay’ın Af Konusundaki Yaklaşımı

Yargıtay kararlarında, affın gerçek bir affetme iradesine dayanması gerektiği vurgulanmaktadır. Eğer af, tehdit veya baskı altında gerçekleşmişse, gerçek bir aftan söz edilemez. Ayrıca, affın bilinçli olması, yani affedilen davranışın tam olarak bilinmesi gerekir.

Pratik Uygulamalar ve Öneriler

Boşanma Davasından Önce Yapılması Gerekenler

  1. Delillerin Toplanması: Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın ispatı için deliller toplanmalıdır. Bunlar:
    • Tanık ifadeleri
    • Fotoğraf veya video kayıtları
    • Tıbbi raporlar (darp, cebir raporu vb.)
    • Mesaj, e-posta veya sosyal medya yazışmaları
    • Ceza davası dosyaları
  2. Uzman Desteği Alınması: Boşanma sürecinde psikolojik destek alınması önemlidir. Ayrıca hukuki süreç için bir avukata danışılması da tavsiye edilir.
  3. Koruyucu Tedbirler: Şiddet riski varsa 6284 sayılı Kanun kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirler talep edilmelidir.

Dava Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

  1. Sürelere Dikkat Edilmesi: Hak düşürücü süreler kaçırılmamalıdır.
  2. Af Oluşturacak Davranışlardan Kaçınılması: Dava sürecinde, mağdur eşin affettiği izlenimini verecek davranışlardan kaçınması önemlidir.
  3. Dürüst Davranılması: Mahkemeye gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulmamalı, deliller tahrif edilmemelidir.

Sık Sorulan Sorular

Eşim bana hakaret ediyor, bu TMK 162 kapsamında boşanma sebebi midir?

Her hakaret onur kırıcı davranış kapsamında değerlendirilmeyebilir. Hakaretin ağır olması, toplum içinde yapılması, sistematik olması gibi faktörler dikkate alınır. Basit ve tek seferlik bir hakaretten ziyade, kişilik haklarını zedeleyen, ağır hakaretler bu kapsamda değerlendirilir.

Eşim beni bir kez tokatladı, pek kötü davranış sayılır mı?

Tek bir tokat, genellikle pek kötü davranış olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak olayın şartlarına, şiddetine ve yarattığı etkilere göre değişebilir. Sistematik ve sürekli fiziksel şiddet kesinlikle pek kötü davranış kapsamındadır.

Hayata kast İddiasını nasıl İspatlayabilirim?

Hayata kast iddiasının ispatı için somut deliller gereklidir. Görgü tanıkları, tıbbi raporlar, varsa kamera kayıtları, ceza davası dosyaları gibi deliller kullanılabilir. Ceza davasında alınan bir mahkumiyet kararı, boşanma davasında güçlü bir delil teşkil eder.

Eşim beni affettiğini söylüyor ama ben affetmedim, yine de dava açabilir miyim?

Evet, açabilirsiniz. Mağdur olan taraf sizseniz ve siz affetmediyseniz, dava açma hakkınız devam eder. Ancak diğer eşin affı söz konusu değildir; mağdur olan tarafın affı önemlidir.

6 aylık süreyi kaçırdım, başka bir boşanma sebebiyle dava açabilir miyim?

Evet, TMK 162 kapsamındaki boşanma sebepleri için süreyi kaçırmış olsanız bile, aynı olaylar TMK 166 kapsamında “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebiyle boşanma davası açmanıza engel değildir.

Sonuç: Hakların Bilinçli Kullanımı

Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi, evlilik birliği içerisinde yaşanan ciddi ihlallere karşı mağdur eşe bir koruma sağlamaktadır. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışlar karşısında boşanma hakkı tanıyan bu madde, evlilik birliğinin temel ilkelerinden olan “saygı ve sevgi” ilkesinin ihlali durumunda devreye girer.

Bu hakkın kullanılabilmesi için, kanunda öngörülen sürelere dikkat edilmesi, delillerin düzgün şekilde toplanması ve hukuki sürecin doğru yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, af kurumunun varlığı da unutulmamalı, affetme niyeti yoksa affettiği izlenimini verecek davranışlardan kaçınılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki, hukuki haklar ancak bilinçli kullanıldığında koruma sağlar. Bu nedenle, TMK 162 kapsamında bir boşanma davası düşünülüyorsa, bir hukuk uzmanına danışılması ve sürecin profesyonel destek ile yürütülmesi en doğru yaklaşım olacaktır.

Evlilik birliğinin, karşılıklı saygı ve sevgi temelinde sürdürülmesi en idealidir. Ancak bu ideal bozulduğunda ve ciddi ihlaller yaşandığında, hukuk sistemimiz mağdur eşe hakları için mücadele etme imkanı sunmaktadır.

Kaynakça

  1. Türk Medeni Kanunu (4721 S.K.), Madde 162
  2. Türk Ceza Kanunu (5237 S.K.), Madde 86, 96, 106
  3. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284 S.K.)
  4. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararları (Çeşitli tarihli kararlar)
  5. Dural, Mustafa/Öğüz, Tufan/Gümüş, Alper: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, İstanbul, 2018

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top