Boşanma Davalarında Maddi-Manevi Tazminat ve İştirak Nafakası Miktarının Belirlenmesi: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Analizi

Kararın Özeti

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları ile iştirak nafakasının, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kusur dereceleri dikkate alındığında yetersiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nin direnme kararını bozmuştur.

Dava Özeti ve Tarafların İstemleri

Davacı-Karşı Davalı Erkeğin İstemi

Davada karı-koca arasında açılan karşılıklı boşanma talepleri söz konusudur. Davacı-karşı davalı erkek, 12.09.2011 tarihinde evlendiklerini, bir çocukları olduğunu, evlendikleri günden beri eşiyle ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, evlilikleri süresince birçok kez tartışıp ayrıldıklarını, aralarında saygı ve güven kalmadığını, birlikte yaşamalarının imkânsız hâle geldiğini, ayrı evlerde yaşamak zorunda kaldıklarını ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-Karşı Davacı Kadının İstemi

Davalı-karşı davacı kadın ise, tüm iddiaları reddetmiş, evlilik hayatı boyunca iyi bir eş olabilmek için her türlü çabayı gösterdiğini, buna karşılık eşinin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, her zaman aşağılayıp küçük düşürdüğünü ileri sürerek tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 7.000 TL tedbir-iştirak, kendisi yararına 5.000 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 1.000.000 TL maddi ve 2.000.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi

İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk derece mahkemesi olan İstanbul 8. Aile Mahkemesi, tarafların kusur durumunu değerlendirmiş ve şu tespitlerde bulunmuştur:

  • Davalının istememesi nedeniyle davacının Suudi Arabistan’daki işine gidemediği
  • Evlendiklerinde oturdukları evin küçük olması nedeniyle davalının evi beğenmeyerek sık sık kendi ailesinin evinde kaldığı
  • Davacıya “gerizekalı, gönlüm soğudu” şeklinde sözler söylediği
  • Tarafların birlikteliklerinin son dönemlerinde ayrı yataklarda yattıkları
  • Erkek eşin, eşi doğum yaptığı esnada onunla ilgilenmediği
  • “Gerizekalı kadın, salak kadın” şeklinde sözler sarf ettiği
  • Ortak çocuk ile yeterince ilgilenmediği
  • Eşine fiziksel şiddet uyguladığı
  • Katar dönüşünde ev bulup evliliği yürütme konusunda içten davranmayarak ortak ev temin etmediği

Bu tespitler sonucunda, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğuna karar verilerek her iki davanın kabulüyle:

  • Tarafların boşanmalarına
  • Velâyetin anneye verilmesine
  • Çocuk yararına 1.000 TL iştirak nafakası
  • Kadın eş yararına 1.500 TL yoksulluk nafakası
  • 200.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine

karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

Tarafların istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin eşine “kanımı emiyorsun, bu çocuğu senden alacağım” dediği gibi kusurlu davranışlarına göre erkeğin ağır kusurlu olduğunun doğru olduğunu tespit etmiştir.

Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi:

  • Yoksulluk nafakası miktarını hakkaniyete uygun bulmuş
  • Evliliğin süresi, kadının az da olsa kusurlu bulunması, ihlal edilen menfaat ile tazminata esas fiillerin ağırlığına göre hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat miktarlarını azaltmıştır

Sonuç olarak, kadın yararına 80.000 TL maddi, 60.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi şu tespitlerde bulunmuştur:

  1. Ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının, çocuğun ihtiyaçları, tarafların ekonomik durumları ve günün ekonomik koşullarına göre az olduğunu belirtmiş
  2. İlk derece mahkemesince kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının uygun olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi’nin tazminat miktarlarını düşürmesinin doğru olmadığını vurgulamıştır

Bu gerekçelerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi önceki kararında direnerek:

  • İlk derece mahkemesince hükmedilen iştirak nafakasının ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve tarafların ekonomik sosyal durumlarına uygun olduğunu
  • Çocuğun artan ihtiyaçlarına göre iştirak nafakasının ileri dönemlerde arttırılabileceğini
  • Kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında az da olsa kusurlu olduğunu
  • İlk derece mahkemesince kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğunu

belirterek, önceki kararı değiştirmemiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Direnme kararı üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gelmiş, Hukuk Genel Kurulu şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

Öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerini değerlendirmiştir:

  • Maddi tazminat (TMK m. 174/1): Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
  • Manevi tazminat (TMK m. 174/2): Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
  • İştirak nafakası (TMK m. 182/2): Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hukuk Genel Kurulu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını şöyle değerlendirmiştir:

  • Kadın üniversite mezunu olup, geçimi ailesi tarafından temin edilmekte
  • Erkek bankacı olup, üzerine kayıtlı üç adet taşınmaz bulunmakta, aylık 2.250 dolar kira geliri var, bir dönem Suudi Arabistan’da çalışmış

Dava sürecinde erkeğin eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret içerikli sözler söylediği, “kanımı emiyorsun, bu çocuğu senden alacağım” gibi ifadelerde bulunduğu tespit edilmiş ve boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu belirlenmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Temel Gerekçesi

Hukuk Genel Kurulu’nun bozma kararının temel gerekçesi şu şekilde özetlenebilir:

“Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, tazminatların ve nafakanın niteliği, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, kişilik haklarına yapılan saldırı, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi-manevi tazminat miktarları ile çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, Mahkemece hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesi gerektiği…”

Ayrıca, Hukuk Genel Kurulu Özel Daire’nin bozma gerekçesinden farklı olarak “hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulması gerektiği sonucuna varmıştır.

Sonuç ve Değerlendirme

Bu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı, boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakası miktarlarının belirlenmesinde dikkate alınması gereken kriterleri açıkça ortaya koymaktadır:

  1. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları: Tazminat ve nafaka belirlenirken tarafların ekonomik gücü, gelir düzeyleri, malvarlıkları dikkate alınmalıdır. Kararda erkeğin bankacı olması, üç taşınmazı ve yüksek kira geliri olması önemli bir faktördür.
  2. Kusur derecesi: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumu tazminat miktarını etkiler. Erkek eşin ağır kusurlu olması tazminat miktarını artırıcı bir faktördür.
  3. Günün ekonomik koşulları ve paranın alım gücü: Belirlenen tazminat ve nafaka miktarları, enflasyon ve ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
  4. Hakkaniyet ilkesi: TMK’nın 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir.
  5. Kişilik haklarına saldırının ağırlığı: Manevi tazminat miktarı belirlenirken, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve ağırlığı dikkate alınmalıdır.

Bu karar, boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakasının nesnel kriterlere göre, hakkaniyete uygun bir şekilde belirlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, adil ve dengeleyici bir yaklaşım sergileyerek, ekonomik güç farkının ve kusur durumunun tazminat ve nafaka miktarına etkisini açıkça ortaya koymuştur.

Kaynakça

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2020/452 K. 2022/1595 T. 24.11.2022
  • 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 4, 174, 182, 327, 328, 329, 330, 331
  • Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746, 763

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top