Boşanma Davalarında Savunma Amaçlı Şiddet Kusur Sayılır Mı: Yargıtay HGK Kararı Analizi

Kararın Özeti

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eşini ve çocuklarını başka bir kadın için terk eden kocanın açtığı boşanma davasında, kadının kendisine uygulanan şiddete karşı gösterdiği tepkinin kusur olarak değerlendirilemeyeceğine hükmederek, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma davasının reddine karar vermiştir.

Dava Konusu ve Tarafların İddiaları

Asıl Dava (Tedbir Nafakası)

Davacı Kadının İstemleri:

  • Kadın eş, eşinin başka bir kadınla birlikte yaşadığını ve ailenin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek
  • Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca kendisi için 500 TL, üç çocuk için toplam 1.200 TL tedbir nafakası talep etmiştir.

Davalı Erkeğin Savunmaları:

  • Erkek eş, iddiaları reddederek kirada oturduğunu
  • Asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiğini
  • Evin ve çocukların ihtiyaçlarını zaten karşıladığını ileri sürmüştür.

Birleşen Dava (Boşanma)

Davacı Erkeğin İstemleri:

  • Erkek eş, kadın eşin evlilikten önceki ilişkisi nedeniyle sorun çıkardığını
  • Kıskançlık krizlerine girdiğini, hakaret ve küfür ettiğini
  • Kendisinin de bu yüzden eski sevgilisiyle görüşmeye başladığını belirterek
  • Tarafların boşanmasını ve çocukların velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

Davalı Kadının Savunmaları:

  • Kadın eş, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini
  • Kendisine fiziksel şiddet uyguladığını
  • Başka bir kadınla yaşadığını kabul ederek
  • Çocukları nedeniyle boşanmak istemediğini belirtmiştir.
  • Mahkemenin boşanmaya karar vermesi halinde ise çocukların velayetinin kendisine verilmesini ve 200.000 TL tazminat talep etmiştir.

Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi

İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesi tarafından:

  • Tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne karar verilerek kadın için 500 TL, her bir çocuk için 300’er TL nafakaya hükmedilmiştir.
  • Boşanma davası ise reddedilmiştir.

Mahkeme, erkek eşin başka bir kadınla yaşadığını ve bu nedenle karısını ve çocuklarını terk ettiğini tespit etmiştir. Ayrıca mahkeme, Nusaybin 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/291 Esas ve 2019/727 Karar sayılı dosyasına dayanarak:

  • Erkeğin sadakatsizliğinin ortaya çıkmasıyla çıkan tartışmada erkeğin kadını tekme ve yumrukla darp ettiğini
  • Kadının da ellerindeki tırnaklarıyla kendini koruma amaçlı erkeği ağzından yaraladığını
  • Her iki tarafın da yaralama suçundan ceza aldığını ancak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını tespit etmiştir.

Bu tespitler sonucunda mahkeme, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğuna, haksız hareketin ilk olarak erkekten kaynaklandığına ve kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın kanıtlanamadığına hükmetmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi:

  • Tedbir nafakasına ilişkin istinaf başvurularını kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle reddetmiştir.
  • Boşanma davasına ilişkin erkeğin istinaf başvurusunu ise kabul etmiştir.

Mahkeme, ceza davasında kadının da yaralama suçundan ceza almasına dayanarak:

  • Kadının da bu yaralama nedeniyle kusurlu olduğunu
  • Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunu belirterek
  • Tarafların boşanmasına
  • Velayetin anneye verilmesine
  • Her çocuk için 500’er TL iştirak nafakası ile kadın için 500 TL tedbir nafakasına
  • 40.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararı

Kadın eşin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi:

  • Kadının Suriye vatandaşı olduğunu, Türkiye’ye gelerek erkekle evlendiğini ve üç çocuğu olduğunu
  • Erkeğin başka kadını sevdiğini söyleyerek evi terk ettiğini ve o kadınla yaşamaya başladığını
  • Ceza mahkemesi kararından anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki kavgada ilk fiziksel şiddetin erkekten geldiğini
  • Kadının erkeğin darp etmesine karşı kendini savunduğunu
  • Bu nedenle kadının tepkisinin kusur olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek kararı bozmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi:

  • Kadın eşin kendini savunmasının “tepki niteliğinde” olsa da, ceza dosyasında şahsi cezasızlık sebeplerinin (TCK md. 25, 27) değil, haksız tahrik hükümlerinin (TCK md. 29) uygulandığını
  • Kadının eyleminin hukuka aykırılığının ceza mahkemesince tespit edildiğini
  • Ceza mahkemesi mahkumiyet kararının TBK md. 74 uyarınca hukuk hakimini bağlayacağını
  • Kadının eyleminin tepki sınırlarını aştığını belirterek direnme kararı vermiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Direnme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu:

  • TMK’nın 166. maddesini inceleyerek, tam kusurlu eşin boşanma davası açamayacağı yönündeki yerleşik içtihadı hatırlatmıştır.
  • Kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceğini vurgulamıştır (TMK md. 2).
  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davalarında davalının az da olsa kusurlu olması gerektiğini belirtmiştir.

Somut olaya ilişkin olarak ise:

  • Erkeğin, eşini ve üç çocuğunu terk ederek başka bir kadınla yaşamaya başladığını
  • Evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını
  • Bu nedenle eşini bağımsız tedbir nafakası davası açmak zorunda bıraktığını
  • Dava devam ederken eve gelerek eşini tekme ve yumrukla darp ettiğini
  • Bu olaydan sonra boşanma davası açtığını tespit etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nun Temel Gerekçesi

Hukuk Genel Kurulu kararında şu önemli değerlendirmeyi yapmıştır:

“Tüm bu açıklamaların ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde; resmî nikahlı eşini ve üç çocuğunu terk ederek başka bir kadınla yaşamaya başlayan, evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamayan, bu nedenle eşini bağımsız tedbir nafakası davası açmak zorunda bırakan, açılan davanın yargılaması devam ederken 05.05.2019 tarihinde ortak konuta gelerek sadakat yükümlülüğüne aykırı eylemi nedeniyle çıkan tartışmada eşini yumruk ve tekme ile darp eden, yaşanılan bu darp olayından sonra 17.06.2019 tarihinde boşanma davası açan ve belirtilen ceza dosyasına delil olarak dayanan erkeğin bu kusurlu davranışları karşısında, eşinin tekme ve yumruğuna karşı gerçekleştirdiği anlaşılan “tırnakla yaralama” eylemi nedeniyle boşanmaya sebep olan olaylarda az da olsa kusurlu olduğu kabul edilerek münhasıran bu eylemi nedeniyle boşanmaya karar verilmiş olması somut olay bazında isabetli bulunmamıştır. Gerçekten de savunma iç güdüsü ile hareket eden kadının belirtilen eyleminin, kendini savunma ve tepki niteliğinde davranış olduğu hususu tereddütsüz olup bu hâliyle boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu, kadın eşin boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.”

Bu gerekçeyle, Hukuk Genel Kurulu Bölge Adliye Mahkemesi’nin direnme kararını bozarak, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararına uyulması gerektiğine hükmetmiştir.

Sonuç ve Değerlendirme

Bu karar, boşanma davalarında kusur değerlendirmesi açısından önemli bir emsal teşkil etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu kararla:

  1. Kendini savunma hakkı: Bir eşin diğer eşin şiddetine karşı kendini savunma amacıyla gösterdiği tepkinin boşanma davalarında kusur olarak değerlendirilemeyeceğini net bir şekilde ortaya koymuştur.
  2. Tam kusur ilkesi: Evlilik birliğinin bozulmasında tam kusurlu olan eşin açtığı boşanma davasının kabul edilemeyeceği ilkesini bir kez daha vurgulamıştır.
  3. Ceza mahkemesi kararlarının boşanma davalarındaki etkisi: Ceza mahkemesince haksız tahrik indirimi uygulanarak verilen cezanın otomatik olarak hukuk mahkemesinde kusur olarak değerlendirilemeyeceğini, olayın bütün yönleriyle ele alınması gerektiğini belirtmiştir.
  4. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması: TMK’nın 166. maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davalarında, davalının az da olsa kusurlu olması gerektiği ilkesini yinelemiştir.

Bu karar, aile hukukunda şiddet mağduru olan eşlerin kendilerini savunma hakkını koruması ve evlilik birliğinin bozulmasında ağır veya tam kusurlu olan tarafın bu kusurundan haksız yarar elde etmesinin önüne geçmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Kaynakça

  1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2023/382, K. 2024/244, T. 15.05.2024
  2. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Madde 166, 197
  3. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, Madde 25, 27, 29
  4. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, Madde 74
  5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2014/2-594, K. 2015/2795, T. 04.12.2015
  6. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayılı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top