Boşanma Davalarında Tanıklık: Kimler Tanık Olabilir ve Tanık Beyanlarının Önemi (2025)

Giriş

Boşanma davaları, evlilik birliğinin yasal olarak sonlandırılması sürecinde en kritik hukuki prosedürlerden biridir. Bu süreçte, eşler arasındaki anlaşmazlıkların ve boşanma gerekçelerinin ispatlanması büyük önem taşır. Mahkemeler, boşanma kararını verirken çeşitli delillere dayanır ve bu delillerin en önemlilerinden biri de tanık beyanlarıdır. Pek çok boşanma davası, özellikle şiddet, aldatma veya duygusal istismar gibi durumların ispatlanmasında tanık ifadelerine dayanmaktadır. Bu yazıda, boşanma davalarında kimlerin tanık olabileceği, tanıklığın nasıl yapıldığı ve tanık beyanlarının hukuki değeri gibi konuları detaylı olarak inceleyeceğiz.

Boşanma Davalarında Tanık Kimdir?

Tanık Kavramının Hukuki Tanımı

Tanık, dava konusu olayları bizzat gören veya duyan ve bu bilgileri mahkeme huzurunda aktaran kişidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, tanık, davanın tarafları dışında kalan ve uyuşmazlık konusu olaylara ilişkin bilgisi olan üçüncü kişilerdir. Tanık beyanı, yazılı delil veya kesin delil niteliğinde olmamakla birlikte, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde değerlendirilen önemli bir delil türüdür.

Kimler Tanık Olabilir?

Boşanma davalarında yaygın bir yanılgı, aile üyelerinin tanıklık yapamayacağı düşüncesidir. Oysa hukuki açıdan bakıldığında:

  • Aile üyeleri (anne, baba, kardeş, çocuklar) tanık olarak gösterilebilir
  • Akrabalar tanık olabilir
  • Arkadaşlar, komşular tanık olabilir
  • Olaya şahit olan tamamen yabancı kişiler tanık olabilir

Önemli olan, tanığın olayları bizzat görmüş veya duymuş olmasıdır. Örneğin, bir kadına eşi sokakta şiddet uygulamış ve oradan geçen kişiler buna şahit olmuşsa, bu yabancı kişiler de tanık olarak gösterilebilir.

Tanık Beyanlarının Geçerliliği

“Bizzat Görme veya Duyma” Şartı

Tanıklığın geçerli olabilmesi için en önemli kriter, tanığın olayları bizzat görmüş veya duymuş olmasıdır. Bu, hukukta “dolaysız bilgi” olarak adlandırılır. Örnek vermek gerekirse:

  • Geçerli tanıklık: Bir kişinin telefonda hoparlör açıkken eşine hakaret ettiğini bizzat duyan kişi tanık olabilir.
  • Geçersiz tanıklık: Bir kişinin, arkadaşından “eşi onu aldatıyor” şeklinde duyum alması ve sadece bu bilgiyi mahkemeye aktarması geçerli bir tanıklık değildir.

Hakim, tanık beyanını alırken özellikle olayları bizzat görüp görmediğini, duyup duymadığını sorar ve cevabı duruşma tutanağına geçirir. Ancak bizzat görülen veya duyulan bilgiler kararda dikkate alınır.

Dolaylı Bilginin İstisnai Durumları

Bazı durumlarda, olayın kendisini görmemek ancak sonuçlarını gözlemlemek de tanıklığa değer katabilir. Örneğin:

“Arkadaşımın eşinin ona fiziksel şiddet uyguladığını duydum ve kolunda morluklar gördüm” ifadesinde, morlukları bizzat görmüş olmak boşanma davasında delil olarak değerlendirilebilir. Bu durumda, şiddet eyleminin kendisi değil ama sonucu bizzat görülmüştür.

Tanıklık Süreci

Yemin Prosedürü

Tanıklar, ifade vermeden önce doğruyu söyleyeceklerine dair yemin ederler. Bu prosedür şu şekilde gerçekleşir:

  1. Tanık, herkes ayakta iken yemin eder
  2. Yalan tanıklığın suç olduğu kendisine hatırlatılır
  3. Yemin metni okutulur ve tanığın onayı alınır
  4. Sonrasında tanık ifadesini verir

Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesine göre, yalan tanıklık suçtur ve cezai müeyyidesi vardır. Bu nedenle, tanıklık yapan kişilerin gerçeği söyleme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Yeminsiz Dinlenen Tanıklar

Bazı tanıklar ise yeminsiz dinlenir:

  1. Dinlendiği sırada 15 yaşını bitirmemiş olanlar
  2. Yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar

Bu kişilerin ifadeleri de delil olarak değerlendirilir, ancak yemin etmedikleri için ifadelerinin ağırlığı hakimin takdirine kalmıştır.

Tanıklıktan Çekinme Hakkı

Hukuk ve ceza davalarında bazı kişilerin tanıklıktan çekinme hakkı vardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 248. maddesine göre:

  1. Eşler ve eski eşler
  2. Nişanlılar
  3. Üstsoy ve altsoy hısımları (anne, baba, büyükanne, büyükbaba, çocuklar, torunlar)
  4. Üçüncü derece de dahil yan soy hısımları (kardeşler, amca, dayı, hala, teyze)
  5. Üçüncü derece de dahil kayın hısımları (eşin kardeşleri, eşin anne babası vb.)

Bu kişiler, istemezlerse tanıklık yapmak zorunda değillerdir ve bu hak kendilerine mahkeme tarafından hatırlatılır. Ancak, çekinme hakkını kullanmayıp tanıklık yapmayı kabul ederlerse, diğer tanıklar gibi yemin ederek ifade verirler.

Gerçek Hayattan Pratik Örnekler

Örnek 1: Evde Yaşanan Şiddet

Bir boşanma davasında, kadın eşinin kendisine evde şiddet uyguladığını iddia ediyor. Bu iddiasını ispatlamak için şu tanıkları gösterebilir:

  • Evde yaşayan çocukları (şiddeti gördülerse)
  • Ziyarete gelen ve olaya şahit olan anne-babası
  • Şiddet sonrası morluklarını gören arkadaşları
  • Şiddet anında evde bulunan temizlikçi, bakıcı gibi kişiler

Örnek 2: Aldatma İddiası

Eşinin kendisini aldattığını iddia eden bir kişi şu tanıkları gösterebilir:

  • Aldatma eylemini gören arkadaşlar, komşular
  • Eşini başka biriyle el ele tutar şekilde gören tanıdıklar
  • Otel, restoran gibi yerlerde çalışan ve çifti gören çalışanlar

Örnek 3: Sürekli Hakaret ve Aşağılama

Eşinin kendisine sürekli hakaret ettiğini ve aşağıladığını iddia eden bir kişi şu tanıkları gösterebilir:

  • Bu duruma şahit olan aile üyeleri
  • Telefon görüşmesi sırasında hakaretleri duyan arkadaşlar (hoparlördeyken)
  • Topluluk içinde yapılan hakaretleri duyan komşular veya arkadaşlar

Tanık Beyanlarının Değerlendirilmesi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 255. maddesine göre, hakim tanık beyanlarını serbestçe değerlendirir. Bu değerlendirmede şu faktörler etkili olur:

  1. Tanığın taraflarla olan ilişkisi
  2. Beyanın tutarlılığı ve ayrıntı düzeyi
  3. Tanık beyanlarının birbiriyle ve diğer delillerle uyumu
  4. Tanığın davranışları ve ifade tarzı

Yargıtay kararlarında sıklıkla, tek başına tanık beyanının yeterli olmadığı, ancak diğer delillerle desteklenen tanık beyanlarının güçlü delil olarak kabul edildiği görülmektedir.

Sonuç

Boşanma davalarında tanık beyanları, özellikle yazılı delillerin olmadığı durumlarda kritik önem taşır. Halk arasındaki yanılgıların aksine, aile üyeleri dahil olmak üzere boşanmaya sebep olan olayları gören veya duyan herkes tanık olarak gösterilebilir. Ancak, tanıklığın geçerli olabilmesi için olayların bizzat görülmüş veya duyulmuş olması şarttır.

Tanık beyanları, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde değerlendirilir ve diğer delillerle birlikte ele alınır. Bu nedenle, boşanma davası açmayı düşünenler için önemli olaylara şahit olan kişilerin bilgilerini ve iletişim detaylarını saklamak, ileride tanık olarak gösterebilmek adına önemlidir.

Unutulmamalıdır ki, adil bir yargılama için doğru tanıklık yapmak vatandaşlık görevidir ve yalan tanıklık Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, tanıklık yaparken gerçeği olduğu gibi aktarmak hem hukuki bir zorunluluk hem de etik bir sorumluluktur.

Kaynakça

  1. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
  2. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu
  3. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
  4. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararları
  5. “Boşanma Hukuku” – Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu
  6. “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi” – Prof. Dr. Baki Kuru

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top