Boşanma Davalarında Yargılamanın Yenilenmesi ve Usuli Gereklilikler: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı İncelemesi

Kararın Özeti

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanma davasında yargılamanın yenilenmesi talebini kabul eden mahkeme kararında direnilmesi üzerine, direnme kararının usule uygun şekilde oluşturulmadığı gerekçesiyle usulden bozulmasına karar vermiştir.

Davanın Arka Planı

Davacının İstemi

Davacı (boşanma davasındaki erkek taraf), kesinleşen boşanma kararı sonrasında eşinin evlilik birliği resmen devam ederken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, boşanma davası devam ederken başka biriyle birlikte olup hamile kaldığını ve kürtaj yaptırdığını öne sürmüştür. Davacı, bu durumun sonradan öğrenildiğini belirterek, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş ve davalı kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kaldırılmasını istemiştir.

Davacının iddiasına göre:

  • Taraflar 05.08.2012 tarihinden itibaren ayrı yaşamaktadırlar
  • Boşanma davası 09.08.2012 tarihinde açılmıştır
  • Davalı kadın 20.07.2013 tarihinde Osmaniye Devlet Hastanesi’nde kürtaj yaptırmıştır
  • Boşanma kararı 19.09.2013 tarihinde verilmiş ve 13.03.2015 tarihinde kesinleşmiştir

Davalının Cevabı

Davalı (boşanma davasındaki kadın taraf), mahkemenin kendisi yararına hükmettiği tazminat ve nafakaların boşanmaya neden olan kusurlu davranışlara göre belirlendiğini, davacının dava ve cevaba cevap dilekçesinde yer almayan iddiaların bu aşamada ileri sürülemeyeceğini savunarak talebin reddini istemiştir.

Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi

İlk Derece Mahkemesi Kararı

Bursa 7. Aile Mahkemesi, yargılamanın yenilenmesi talebini incelemiş ve şu hususları tespit etmiştir:

  • Tarafların boşanma kararı temyiz edilmeyerek 16.12.2013 tarihinde kesinleşmiştir
  • Nafaka ve tazminatlar ise karar düzeltme talebinin reddiyle 09.02.2015 tarihinde kesinleşmiştir
  • Davacının süresi içerisinde ileri sürdüğü yargılamanın yenilenmesi nedeni kanunda sayılan nedenlerdendir
  • Osmaniye Devlet Hastanesi’nin yazısından, davalının 20.07.2013 tarihinde vajinal kanama nedeniyle doğum servisine yatışının yapıldığı ve gebeliğin kürtaj yoluyla sonlandırıldığı anlaşılmıştır

Bu tespitler ışığında mahkeme, davalı kadının boşanma davası devam ederken başka biriyle birlikte olduğu ve bu kişiden hamile kaldığını kabul ederek, kadının ağır kusurlu olduğuna ve ağır kusurlu eş yararına nafaka ve tazminatlara hükmedilemeyeceğine karar vermiştir. Sonuç olarak, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kaldırılmasına hükmetmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Bozma Kararı

Davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını bozmuştur. Bozma gerekçesinde:

  • 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 374 ve devamı maddelerinde yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin tahdidi (sınırlı) olarak sayıldığı
  • Yargılamanın yenilenmesinin kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilecek istisnai ve olağanüstü bir yol olduğu
  • Somut olayda yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir

Direnme Kararı

Bursa 7. Aile Mahkemesi, bozma kararına uymayarak direnme kararı vermiştir. Direnme gerekçesinde:

  • Daha önce verilen kararın kesinleştiği
  • Süresinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu
  • Yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak ileri sürülen hususun yasada sayılan nedenlerden olduğu belirtilmiştir

Ancak mahkemenin direnme kararında, önceki kararındaki gibi nafaka ve tazminatların kaldırılmasına ilişkin açık bir hüküm kurmadığı, sadece “önceki kararımızda direnilmesine” şeklinde hüküm verdiği görülmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kararı

Direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, uyuşmazlığı incelemiştir. Kurul, uyuşmazlığın esasına girmeden önce, usule ilişkin bir ön sorun tespit etmiştir. Bu ön sorun, direnme kararının usule uygun olarak verilip verilmediğidir.

Hukuk Genel Kurulu, şu tespitlerde bulunmuştur:

  • Mahkemece verilen ilk kararda davalı yararına hükmedilen maddi-manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir
  • Özel Daire bozma kararı sonrasında direnmeye ilişkin kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sadece “direnilmesine” şeklinde hüküm kurulmuştur
  • Bu durumda, direnme adı altında verilen kararın usul ve yasa hükümlerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Hüküm Gerekçesi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine atıfta bulunarak mahkeme kararlarında nelerin yazılması gerektiğini hatırlatmıştır:

“Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.”

Kurul ayrıca, “bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır” ifadesiyle, direnme kararlarının usuli gerekliliklerini vurgulamıştır.

Somut olayı değerlendiren Kurul:

“Mahkemece verilen ilk kararda ‘Mahkememizin 2012/270 Esas ve 2013/706 Karar nolu boşanma ilamının hüküm kısmının 2. paragrafı ile davalı kadın için verilen aylık 250,00 TL yoksulluk nafakası ile aynı ilamın hüküm kısmının 3. paragrafı ile davalı kadın lehine verilen 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaldırılmasına’ karar verilmiş, Özel Daire bozma kararı sonrasında usule uygun karar oluşturulmamış, direnmeye ilişkin kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ‘Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04/12/2018 tarihli, 2018/1563-14006 E.K sayılı ilamı ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı önceki kararımızın maddi manevi tazminat ve nafaka davaları yönünden yargılama yenilenmesi yönündeki şartlar oluştuğu anlaşıldığından önceki kararımızda direnilmesine’ denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve gerekçeli karar kurulmamıştır.”

Sonuç olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, direnme kararının usulden bozulmasına karar vermiştir. Kararda “mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz usule uygun karar oluşturulmasıdır” denilerek mahkemeye yol gösterilmiştir.

Karardan Çıkarılacak Hukuki Değerlendirmeler

1. Yargılamanın Yenilenmesi Nedir?

Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı başvurulabilecek olağanüstü bir kanun yoludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 374 ve devamı maddelerinde düzenlenen bu yol, ancak kanunda tahdidi olarak sayılan nedenlerin varlığı halinde kullanılabilir.

2. Hüküm Fıkrasının Önemi

Mahkeme kararlarının hüküm fıkrası, taraflara yüklenen borçları ve tanınan hakları açıkça göstermelidir. Özellikle direnme kararlarında, sadece “önceki kararda direnilmesine” şeklinde bir ifade yeterli değildir; bozma kararından sonra yeni bir hüküm kurulmalıdır.

3. Usule Uygun Direnme Kararı

Mahkemeler, Yargıtay’ın bozma kararına uymak zorunda değildir ve direnme kararı verebilir. Ancak bu kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun olarak oluşturulması gerekir. Aksi halde, karar usulden bozulacaktır.

Sonuç

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun incelediğimiz kararı, direnme kararlarının usule uygun şekilde verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Mahkemelerin, özellikle direnme kararlarında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtmeleri gerekmektedir.

Bu karar, boşanma davalarında sadakat yükümlülüğünün ihlali nedeniyle yargılamanın yenilenmesi talebinin değerlendirilmesi sürecinde usuli gerekliliklerin önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca, kesinleşen boşanma kararlarının ardından ortaya çıkan yeni deliller ışığında yargılamanın yenilenmesi talepleri konusunda önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Kaynakça

  1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/634, K. 2022/901, T. 14.06.2022
  2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 297, 374-381
  3. Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1991 tarihli ve 1991/323 E., 1991/391 K. sayılı kararı
  4. Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 tarihli ve 2011/607 E., 2011/604 K. sayılı kararı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top