Özet
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşanma davalarında yoksulluk nafakasına hükmedilirken, nafaka talebinde bulunan eşin çalışma durumunun ve gelir düzeyinin detaylı araştırılması gerektiğine, boşanma anındaki yoksulluk durumunun esas alınmasına ve bu konuda eksik inceleme ile karar verilemeyeceğine hükmetmiştir.
Davacının İstemi ve Davalının Cevabı
Davacı Kadının İstemi
Davacı kadın vekili tarafından açılan davada, tarafların 22.06.2014 tarihinde evlendikleri, ortak çocuklarının bulunmadığı, evliliklerinin ilk günlerinden itibaren cinsel sorunlar yaşadıkları, davalı erkeğin cinsel yetersizlik sorunu olduğu, bu durumun ancak ilaç ve bitkisel karışımlarla kısmen giderilebildiği, yapılan tıbbi tetkikler sonucu davalıya “Klinifelte sendromu” teşhisi konulduğu, davalının bu problemi bildiği halde evlenerek davacıyı mağdur ettiği, ayrıca hakaret ve kötü muamelede bulunduğu iddia edilmiştir. Bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, kadın yararına 2.500 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 250.000 TL maddi, 300.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı Erkeğin Cevabı ve Karşı Davası
Davalı erkek vekili, tüm iddiaları reddederek, cinsel sorunlarının evlilik öncesi değil evlilik sonrası ortaya çıktığını, Klinifelte hastalığının sonradan teşhis edildiğini, tedavi olma arzusunda olduğunu, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olabileceklerini, ancak davacının tedavi sürecini desteklemediğini, davacının özel hayatlarını çevreye anlatarak kendisini rencide ettiğini ve sürekli maddi taleplerde bulunduğunu belirtmiştir. Davalı erkek de karşı dava açarak tarafların boşanmalarına, erkek yararına 150.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Süreçlerinin Detaylı İncelemesi
İlk Derece Mahkemesi Kararı
Aile Mahkemesi, tarafların tanık beyanlarını değerlendirerek, erkeğin kadına hakaret ettiği ve emredici davranışlarda bulunduğu, kadının da kocasını “erkek olmadığı” yönündeki ifadeleri ile rencide ettiği, ayrıca eşler arasında ciddi cinsel problemlerin yaşandığı tespitini yapmıştır. Mahkeme, erkeğin cinsel sorununun tedavi edilebilir nitelikte olmasına rağmen, kadının hakaret gören eşinin tedavisine katlanmasının beklenemeyeceği değerlendirmesinde bulunmuştur.
Sonuç olarak, her iki davanın da kabulüne karar vererek tarafların boşanmalarına, kadın yararına 250 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 8.000 TL maddi, 13.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Davalı-birleşen davacı erkek, kararı istinaf etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kusur değerlendirmesini hatalı bularak, tarafların eşit kusurlu olduklarına karar vermiştir. Mahkeme, erkeğin cinsel hastalığının tedavi edilebilir olması ve tedaviye istekli olması nedeniyle bu durumun erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğini belirtmiştir.
Bu değerlendirme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararını kısmen kaldırarak, eşlerin eşit kusurlu olduklarına ve eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceğinden kadının tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir. Ancak yoksulluk nafakası yönünden ilk derece mahkemesi kararını onamıştır.
Yargıtay Özel Dairesi Kararı
Taraflar, Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmişlerdir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yapılan inceleme sonucunda, dosyada bulunan SGK kayıtlarına göre kadının çalışma kayıtlarının bulunduğu, ancak ekonomik ve sosyal durum araştırmasında kadının çalışmadığının belirtildiği tespit edilmiştir. Bu çelişkinin giderilerek kadının çalışma durumunun araştırılması ve Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermiştir. Direnme gerekçesinde, Özel Daire’nin bozma gerekçesinin ilk derece mahkemesince kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası yönünden olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi’nin de bu konuda “esastan ret” kararı verdiği, ilk derece yargılaması sonrasında gerçekleşen “kadının işe girmesi” olgusunun nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi davasına konu olabileceği belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yapılan inceleme sonucunda ön sorun olarak dosyanın hangi mahkemeye gönderileceği konusunu ele almış ve direnme kararının usule uygun olduğuna hükmetmiştir.
Esas hakkında ise; yoksulluk nafakasının amacını, yoksulluk kavramını ve nafaka şartlarını açıklayarak, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşme halinin boşanma davası sırasındaki duruma göre belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Temel Gerekçesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kararında yoksulluk nafakasının şartlarını TMK’nın 175. maddesi kapsamında değerlendirmiş ve özellikle şu gerekçeyi öne sürmüştür:
“Somut olayda; yoksulluğa düşme hâlinin boşanma davası sırasındaki duruma göre belirlenmesi gerektiğinden, mahkemece kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığı, işten ayrılmışsa kendi isteği ile mi yoksa zorunlu olarak mı ayrıldığı hususlarında hüküm kurmaya yeterli şekilde araştırma yapılarak, boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin tespiti ile sonucuna göre yoksulluk nafakası konusunda bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda hatalı gerekçe ve eksik inceleme ile yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.”
Yoksulluk Nafakası Kavramı ve Şartları
Yoksulluk Kavramı
Yargıtay içtihatlarına göre “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanlar “yoksul” kabul edilmektedir. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf, diğer koşulların da varlığı halinde yoksulluk nafakası talep edebilecektir.
Yoksulluk Nafakasının Amacı
Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devamı niteliğindedir. Boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması amaçlanmaktadır, nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir.
Yoksulluk Nafakası Şartları
- Boşanma olgusunun gerçekleşmesi
- Nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması
- Nafaka talep eden eşin kusurunun, diğer eşin kusurundan daha ağır olmaması
- Nafaka talep edilen eşin nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yoksulluk nafakasının değerlendirilmesinde, nafaka talep eden eşin çalışma durumu ve gelir düzeyinin detaylı olarak araştırılması gerektiğine vurgu yapmıştır. Boşanma davası sırasında tarafların ekonomik durumlarının tespit edilmesi, özellikle nafaka talep eden eşin düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığının belirlenmesi önem taşımaktadır.
Bu karar, yoksulluk nafakasına hükmedilirken mahkemelerin daha detaylı araştırma yapması gerektiğini ortaya koyarken, nafakanın amacının hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olmadığını da vurgulamaktadır. Nafaka, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması amacıyla verilmektedir.
Ayrıca karar, yoksulluk nafakasının hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmaması gerektiğini de belirtmektedir. Bu doğrultuda, nafaka miktarının belirlenmesinde, hem nafaka talep eden eşin gereksinimleri hem de nafaka yükümlüsünün ekonomik gücü göz önünde bulundurulmalıdır.
Kaynakça
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/262 K. 2022/772 T. 31.05.2022
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Madde 175
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 07.10.1998 tarihli ve 1998/2-656 E., 1998/688 K. sayılı kararı
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.05.2007 tarihli ve 2007/2-275 E., 2007/275 K. sayılı kararı
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 20.06.2019 tarihli ve 2017/2-2424 E., 2019/751 K. sayılı kararı
- Akıntürk, Turgut/Ateş, Derya; Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302